İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Turizm Platformu’nun Artİstanbul Feshane’de düzenlediği “İstanbul Turizm Buluşması”na katıldı. Sektörün sorunlarının ve çözüm önerilerinin konunun paydaşları tarafından ele alındığı buluşmada, sırasıyla; İstanbul Turizm Platformu Direktörü Dr. Şengül Altan Arslan, İstanbul Rehberler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özgür Özaltun, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Eker, TÜROB Başkanı Müberra Eresin, TTYD Başkanı Oya Narin ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. Turizmin dünyanın en hızlı gelişen endüstrilerinden biri olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Çok önemli bir etki alanına sahip, bir o kadar da toplumlar üzerinde inanılmaz bir etkisi olan, sosyal kültürel etkileri olan bir sektörden bahsediyoruz” dedi.
“ORTADOĞU’DA YİNE BİR İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR”
Ortadoğu’da artan şiddet olaylarına özel paragraf açan İmamoğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Ne yazık ki Ortadoğu’da yine bir insanlık suçu işleniyor. İnsanlar katlediliyor, çocuklar, kadınlar ölüyor. Ve bu insanlık suçunun işlendiği bir ortamda, bütün bu katliamın sebebi olan hangi unsur, hangi kurum, hangi devlet, yönetici var ise hepsini kınıyorum. Terör örgütlerini kınıyorum. Biz, bugün aslında burada, bu zor koşullarda konuşabilmenin erdemini ve sorumluluğunu da gösteriyoruz. Ve daha iyi bir dünyaya ihtiyaç duyduğumuzu, daha sağlıklı bir coğrafya var edebilme kabiliyetine sahip olduğumuzu, iddiamızı ortaya koyuyoruz. Bu çok önemli hem demokrasi açısından hem dünyada uluslararası ilişkilerin kurgulanması noktasında hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışan bir duruşun sergilenmesi açısından önemli bir buluşma olduğunu düşünüyorum. Bir hafta, 10 gün ya da 15 gün önce herhangi bir turizm platformu toplantılarından birisi olarak düşündüğümüz bugünkü buluşma, aslında bir anda bizim milletçe irademizin ne kadar önemli olduğunu, güçlü olduğunu, zor zamanlarda bir araya gelip konuşabilmenin ne denli kritik sonuçlara doğru yol gösterici birtakım kavramlara erişebileceğine fırsat zemini oluşturduğunu gösteriyoruz.”
“GÜÇLÜ TÜRKİYE, GÜÇLÜ ŞEHİRLER, KAVRAMI BAŞKA
SIFATLARLA, BAŞKA TARİFLERLE YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR”
“Bu bağlamda, güçlü bir Türkiye ve kesinlikle bunun merkezi duygusunu taşıdığını bildiğimiz güçlü bir İstanbul’un varlığı, sadece bizim yaşadığımız ülkemizin değil, yakın coğrafyamızdaki milyarlarca insanın soluk alabildiği, nefes alabildiği, mutlu olduğu, Cumhuriyet’i, demokrasiyi, laikliği, bir arada yaşayabilmeyi, kültürler arası geçişkenliği, inançlar arası geçişkenliği muazzam bir şekilde servis edebilen bir ülke olduğunu göstermesi açısından çok çok kıymetli. Ve biz, eğer bu güçlü Türkiye kavramını bu kriterlerle masaya oturttuğumuzda -ki bazen bu kriterler şaşabiliyor; güçlü Türkiye, güçlü şehirler, kavramı başka sıfatlarla, başka tariflerle yapılmaya çalışılıyor- tam aksine, ben güçlü ülkeyi bir barış teminatı, bir uzlaşı teminatı, bir yaşam kalitesi teminatı noktası olarak görüyorum. Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tutum ve tavrı bu coğrafya için çok çok önemli. Bu tutum ve tavır, belki de en fazla turizm için önemli.”
“BUGÜNKÜ BULUŞMA ÇOK ÖNEMLİ”
“Çünkü az önce söylediğim bu hassas dönemlerde, biliyoruz ki en ön sırada da sektörlerin başında gelen turizmin hem bu etkiyi azaltma hem de ülkemizin bu fırsat alanını büyütme noktasında çok ilişkili bir duyguyu tariflediğini düşünüyorum. Temelde birtakım ekonomik ilişkiler, endüstriyel ilişkiler tartışılır, vergiler vesaire tartışılır. Ama ben, temel unsurun bir ülkenin yönetim biçimi, bir ülkenin demokrasisi, bir ülkenin özgürlükleri, adaleti, hukuku gibi unsurların en temel dayanağı, en temel unsurları olduğunu düşünüyorum başta turizm sektörünün gelişimiyle ilgili. Bu bakımdan bugünkü buluşma çok çok önemli. Bugün burada, özellikle İBB’nin birimleriyle yan yana hususları konuşacak olmanız ve bunun gelişimiyle ilgili tartışmaların yapılacak olması benim adıma çok sevindirici. Tam da arzu ettiğimiz şey.”
“ÇOK ÖZEL İLİŞKİLERİ GELİŞTİRDİĞİMİZ BİR İNANÇ MASAMIZ VAR”
“Aslında iç içe geçen mekanizmaları kurabilmek, yine az önce bahsettiğim mevcut durumun duygusuyla yaşanan sıkıntılar, sorunlar ve çözümleri kavramı üzerinden bir dayanışma zeminini daha burada dile getirmek isterim. Göreve geldiğimin ilk aylarında aslında böyle çok da vitrine koymadığımız, ama arka planda çok özel ilişkileri geliştirdiğimiz bir İnanç Masamız var. Bu İnanç Masası, aslında bu şehirde yaşayan bütün inançları bir araya getiren ve onların düşünceleriyle, talepleriyle hizmetlerimizin şekillendiği bir masa. Burada, bu kentte yaşayan, ki bu kentte yaşayan bütün inançların aynı zamanda Türkiye’yi tariflediğini ve hatta dünyada neredeyse var olan bütün inançların da temsil edildiği bir masanın varlığının ne kadar kıymetli olduğunu, bugün yaşanan bir savaş ortamının ya da krizinin temel meselesinin dayandığı kökün, ne yazık ki inançların suistimalinin ya da inançların doğru yönüyle kullanılmadığı pozisyondan doğduğunu bildiğimiz bir yerde, ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Orada, İnanç Masası’nda tartıştığımız ve aldığımız birtakım uygulamalar, inanın sınırlar ötesinde duyuluyor ve bir takdir kazanıyor. örneğin; İstanbul’da 16 milyon insana hizmet ederken, Mezarlıklar Dairesi’nde sadece bir inancın, sadece bir mezhepsel tarafına hizmet ettiği bir noktadan, bugün neredeyse İstanbul’daki 7-8 inancın temsil edildiği, o inancın temsilcilerinin, din görevlilerinin temsil edildiği, işe başladığı, bir arada toplumsal bir hizmet sunduğu alana dönüştü. Bunun bu şekilde oluşmasının temelinde, o İnanç Masası’nın varlığı ve o sıkıntıların orada dile getirilişinden doğan bir hizmet anlayışı var. Bu bakımdan biz bu demokratik kanalları güçlendireceğiz.”