Yazar Yıldıray Oğur, röportajın yapıldığı gün doların 6.99’a yaklaştığını ve Merkez Bankası’nın faiz indirme kararı verdiğini hatırlatarak, Babacan’ın bu konudaki görüşünü sordu.
“17 MART’TAKİ UYARILARIMIZ DİKKATE ALINSAYDI BU TEDİRGİNLİK HİSSEDİLMEZDİ”
DEVA Partisi’nin kuruluş programının 11 Mart’ta gerçekleştirildiğini hatırlatan Babacan, henüz görev dağılımı bile yapmadan, kuruluşlarından 6 gün sonra, 17 Mart’ta 2 sayfalık bir açıklama yaptıklarına işaret etti. Babacan, “Bu açıklamada, 2 sayfada, yapılacak her şeyi özetledik. Yapılması gerekenler konusunda biz, önerilerimizi, uyarılarımızı yaptık. Eğer bizim 17 Mart’ta uyardığımız şekilde gerekli tedbirler alınabilseydi, zamanında adımlar atılabilseydi, belki de bugün yaşadığımız bu ekonomik tedirginlik bu kadar derin hissedilmeyecekti” dedi.
“TÜRKİYE’DEKİ EKONOMİK SIKINTILAR TEDBİR ALINMAZSA DAHA DA BÜYÜR”
Ali Babacan, Türkiye ekonomisinin, koronavirüs salgını sirecine zaten zayıflamış olarak girdiğini, Merkez Bankası’nın rezervlerinin minimum seviyeye inmiş, devlet bütçesinin açığının artmış, bankacılık sisteminin blançolarının zayıflamış olduğunu söyledi. Babacan, “Bu zayıf bünyenin üzerine bir de kriz yönetimi konusunda geç kalmalar, gereğini yapmamalar olunca, maalesef sıkıntılar büyüyor. Korkum odur ki, eğer acilen tedbirler alınmazsa, bu sıkıntılar daha da büyür” dedi.
Babacan, devlet yardımının ilk önce toplumun en kırılgan, desteğe en çok ihtiyaç duyan kesimlerine yapılması gerektiğini vurguladı. Babacan, hayatiyetini kaybeden küçük işletmelere; günlük kazanıp günlük harcayan yevmiyecilere; bahşişlerle geçinenlere; işsizlik sigortasından ve kısa çalışma ödeneğinden faydalanamayan 9.3 milyon kayıtsız çalışan işçilere destek sağlanarak, ailenin hayatiyetini korumak gerektiğini dile getirdi. Babacan, çok önemli bir kesim olan çiftçiler, 1 milyon turizm çalışanı, sanatçılar, zanaatkârlar, kültür sanat alanında faaliyet gösteren insanlar ile ilgili bir an önce çözümler üretilmesi gerektiğini, aksi halde yaşanan dramın büyüyeceğini ifade etti.
Babacan, bu konuda şöyle konuştu:
“BİZ, İFLAS NOKTASINDA BİLE IBAN NUMARASI VERMEDEN EKONOMİYİ KURTARDIK”
“2001 krizinden sonra, 2002’de biz, biliyorsunuz, hükümeti devraldık ve ekonomi yönetiminin başına ben geçtim. 1 Mart Tezkeresi geliyordu, o günü hatırlarsınız belki, ‘ekonomi battı batacak, Türkiye iflas etti edecek…’ Bu tartışmaları yaşıyorduk. Bu fikirler geldi o günlerde; dediler ki, “İnsanlarda borç altın alalım.’ Hani bilezikler var, yastık altı altınlar var. Dediler ki, ‘Acaba vatandaştan biraz bağış toplasak mı?’ Ben dedim ki, ‘Devlet, vatandaşından bağış toplamaz. Devlet, gerekirse vergi salabilir. Devlet, gerekirse kendi harcama kalemlerinden tasarrufta bulunup, oralardan kaynak oluşturabilir. Devletin Merkez Bankası vardır. O Merkez Bankası, gerektiğinde çok acil durumlarda Türk Lirası üretebilir ve bu Türk Lirasının da mutlaka döviz kaynaklarıyla dengelenmesi gerekir. O gün en zor şartlarda dahi biz çıkıp da vatandaşlarımıza bir banka hesap numarası vermedik. ‘İsteyelim’ diyen arkadaşlar vardı, ben itiraz ettim, ekonomi yönetiminin başındaki kişi olarak ve benimle beraber başka itiraz eden kişiler de oldu ve bunu yapmadık o dönemde.
Yani çok zor şartlarda, Türkiye iflas etti-edecek noktasında dahi yapmadık ve o noktadan Türkiye’yi aldık çıkarttık. 34 yıldır 2 hane, 3 hane devam eden enflasyon, 2 yılda tek haneye düştü. 2 yılda paradan 6 sıfırı attık. Bunların hepsini yaptık. Hani hiç Türkiye’de bunlar yapılmamış şeyler olsa anlarım da, yapılmış, denenmiş ve başarılı olmuş politikalar var.”
“HÜKÜMET, ACİLEN İSRAFI ÖNLEMELİ”
Babacan, bugün baktığında fırsatların kaçırıldığını gördüğünü ve buna üzüldüğünü söyledi. Babacan, hükümetin acilen yapması gereken ilk şeyin israfı önlemek olduğunu vurguladı.