Avcılar’da, İstanbul Üniversitesi’ndeki eğitim ve spor hayatının bir bölümünün geçtiğini aktaran İmamoğlu, “Burada okurken, ister istemez burasıyla, Avcılar’la bağlarımız oluyor. Örneğin; buradaki henüz stat olmadan (eski Turgut Özal Stadyumu), toprak haliyle, o toprak sahada, öylesine gelip top peşinde koşmak değil, resmi maçlar oynamış bir kardeşiniz, hemşehrinizim. Az önce Belediye Başkanımızın (Turan Hançerli) üzerine basa basa anlattığı buradaki caminin (Silivri açıklarında 26 Eylül 2019 tarihinde meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremde ağır hasar gören ve yıkılan 40 yıllık Hacı Ahmet Tükenmez Camii) de cemaatiyim. Dolayısıyla süreci iyi anlamak lazım. Bir caminin yapılması engelleniyor. Yazıklar olsun. Defalarca içinde bulunduğum bu cami, yıllar önce yapılmış ama ne yazık ki depreme dayanıksız olduğu için Silivri’deki sallantıdan sonra yıkılması öngörülmüş. O günden itibaren süreci devam ettiriyoruz” dedi.
“BİR MÜFTÜ, ‘CAMİ KÜÇÜKMÜŞ’ DİYE BİZİ DAVA ETTİ”
Bugün temelini atacakları zemin altı otopark ve meydan projesi şekillendiğinde, Avcılar’ın en kalabalık noktasında bulunan Hacı Ahmet Tükenmez Camii’ni de yeniden yapmayı tasarladıklarını ve inşaat başladıkları bilgisini paylaşan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bir müftü bizi dava etti. Buraya yürütmeyi durdurma kararı aldı. Niye? Küçükmüş cami! Yani 800 kişi kapalı alanı, dışarısıyla beraber 2000 kişiyi bulan ibadet noktası olacak bir yer, küçükmüş! Yani bir şehirde, üç yol ağzı hem köprü geçişi hem D100’e bağlantı yolu hem yaya geçişi olan böyle bir kavşak noktada ‘büyük yapacağız’ hayali! Neymiş? Binlerce kişinin olduğu bir cami. Kardeşim, oraya binlerce kişi gelemiyor bile. Hemen karşıda Cerrahpaşa diye, biliyorsunuz üniversitenin ismi değişti, oranın yerleşim planına da gittim baktım. Baktım orada, üniversitenin içerisinde kocaman bir cami tasarlanmış zaten. Hemen 200 metre karşısı. Hatta ben dedim ki, ‘Burada zaten büyük bir cami var. Burada, burayı boğan değil, burayı ferahlatan bir cami yapılmalı.’ Sonra dediler ki, ‘Bir de müftülük istiyorlar. Israrla onun için bunu zorluyorlar.’ ‘Yazı yazın’ dedim, ‘Hazine ya da Milli Emlak… Neyse devletin bir yerde arsası varsa, onu bize göstersinler. Avcılar’ın müftülük binasını da biz yapacağız Büyükşehir Belediyesi olarak. Hiç sorun yok. Ama oraya sığmaz’ dedim. Orası zaten bir avuç içi kadar yer. Oraya sığmaz.”
“O KOLTUKLARDA SİYASET YAPMAYIN”
“Mesele üzüm yemek değil, mesele bağcıyı dövmek” diyen İmamoğlu, “Ben bu aklı tanıyorum. Ben bu aklı biliyorum. Ne biliyor musunuz? Dertleri, ‘Cumhuriyet Halk Partili Büyükşehir Belediye Başkanı buraya cami yapmasın.’ Derdi bu. Evet, ben bu müftü aklını tanıyorum. Beylikdüzü Belediye Başkanımız burada. Bize Beylikdüzü’nde cami yaptırmadılar. Zorla yaptık. Ben kaçak cami yaptım biliyor musunuz? Mecburen kaçak cami yaptım. Bunu hatırlatıyorum, mecbur. Daha ileri gideyim mi? Camiye imam vermedi aynı müftü. Karadeniz fıkrası gibi değil mi? Dedim ki, ‘Vermesinler. Gider imamlık yaparız. Yapacak bir şey yok.’ Ayıptır, günahtır; yapmayın. O koltuklarda siyaset yapmayın. Ben, buradan Diyanet İşleri Başkanı’na, daha önce bu bu konuyu anlattığım İstanbul Müftüsü’ne sesleniyorum: Ayıptır günahtır. Bu işe müftülüğü, insanların inancının bir nevi oradaki liderini siyasete alet etmeyin. O işin arka planındaki siyasi irade aklını ben biliyorum. Bakın tam proje önünüzde. Şuna ‘mescit’ diyerek yürütmeyi durdurma mahkemesini açan akıl kötü niyetli akıldır” ifadelerini kullandı.
“DERT NE BİLİYOR MUSUNUZ?”
Sözünü ettiği Beylikdüzü’ndeki müftülük binasını yaptıkları süreçte de ilçe müftüsünün kendilerini kaçak müftülük binası yapmakla suçlayarak şikayet ettiğini aktaran İmamoğlu, “Yine fıkra gibi değil mi? Ve o müftülüğü bitirdik. Ta 2017’de, 2018’de taşınacağı müftülüğe, herhalde 2-3 sene önce taşındılar değil mi Başkan? Niye? İnat. Dert ne biliyor musunuz? ‘CHP’li belediye müftülük yapar mı?’ Bakın neyi konuşuyoruz? İnançta, en temel şeyi, yani siyaseti dine alet etmemeyi. Benim inancımı sorgulayacak, ister adı müftü olsun, ister adı başka bir şey olsun, benim inancımı sorgulayacak insan daha anasının karnından doğmadı. Bu ülkede kim kimin inancını sorgulayabilirmiş? Dünyada kim kimin inancını sorgulayabilirmiş? Gurur duyuyoruz. Böyle bir şey olabilir mi” şeklinde konuştu. Beylikdüzü’nde açtıkları taziye evlerinin dahi kapatılmaya çalışıldığı bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Şimdi hayatı başka bir şeye evirmeye çalışıyorlar bu ülkede. Bakın buradan ihbar ediyorum. Kime? Dini siyasete alet edip bu tür hizmetlerin önünü kesmeye çalışan bir kısım memuru, bir kısım amiri ya da Avcılar’daki müftüyü şikayet ediyorum. İhbar ediyorum. Kime ihbar ediyorum? Hükümetin başına. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan tutun kim varsa, Diyanet İşleri Başkanı’ndan bakana kadar şikayet ediyorum” dedi.
“BUNLARI ANLATIRKEN İÇİM ‘CIZ’ EDİYOR”
Anlattığı konuları İstanbul Valisi ve Müftüsü ile de yazılı-sözlü paylaştığını belirten İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Biraz önce Başkanımız buradan Filistin’deki acıya, oradaki derin acıya mesaj yolladı, bu acının dinmesi ve barışın gelmesi için. Niçin acı var biliyor musunuz? İnancın istismar edildiği her yerde acı vardır, zulüm vardır. İnancı istismar eden her toplumun içerisinde katliam vardır, zulüm vardır. Onun için biz, bu şehirde ve ülkemizde, inancımızı, inançları -herkesin inancı kendine, kulla Allah arasında- kendi çıkarlarına, kendi yaşamlarını iyileştirmeye ya da iktidarlarını sağlama almaya, korumaya kullanmaya kalkan kim var ise, sonuna kadar onlarla mücadele edeceğiz kardeşim, sonuna kadar. Ben bunları anlatırken, içim ‘cız’ ediyor. Niye ‘cız’ ediyor? Ben o caminin cemaatiyim. Ben, 17-18-19 yaşında o caminin cemaatiydim, daha sonrasında da. Sen kalkıyorsun -bugün geldin yarın belki başka bir yere gideceksin- müftü olarak, bu şehirdeki insanların hakkını gasp ediyorsun. Masaya bile oturmuyorsun. Kasıtlı davranıyorsun. Ayıptır.”
“BU YANLIŞLARI ANLATACAĞIZ”
Kendisine “Bu kadar niye anlattın” diye sorulabileceğini kaydeden İmamoğlu, “Evet, anlatacağız kardeşim. Öyle kolay değil işte meydan yapmak veya hayatı değiştirmek. Bu yanlışları anlatacağız. Ama aynı zamanda da arkamıza yaslanıp, işimizi nasıl güzel yaptığımızı da anlatacağız. İstanbul’da hayatı değiştiren meydanlar, küçücük bir yer bile görsek işgal altında… Sarıyer Meclis üyemizi görünce hatırladım; Emirgan’da küçücük bir yer, işgal edilmiş yıllarca. Şimdi Boğaz’ı ferah bir şekilde, püfür püfür esen bir yerde izlediğiniz küçücük bir meydan. Gidin Beyazıt Meydanı’nı görün. Birkaç ay sonra Eminönü Meydanı’nı göreceksiniz. Bayılacaksınız. Mecidiyeköy’e seçim zamanı gidip, ‘Bu ne’ dedim ya! Bu manzara bize yakışır mı? Allah aşkına işportacılar, şunlar, bunlar, TOMA’lar bilmem ne… Halbuki orada yüz binlerce insanımız vızır vızır oraya buraya gidiyor. Şimdi işinden gidecek adam, evine dönecek ya da evinden gelip işine gidecek… Moral almak ister değil mi? O manzarayı gören nasıl moralli gidecek? Bir tarafta TOMA’lar, bir tarafta işportacılar, kapkaranlık, metrodan metroya ya da metrodan metrobüse, otobüs durakları, İETT vesairenin olduğu yer. Canım Mecidiyeköy böyle bir yerdi. Orada da engellendik. Biraz D100’ün altı falan filan… Neyse, arkadaşlarım bir yöntemle orayı pırıl pırıl bir yer yaptılar. Mecidiyeköy Meydanı’nı görüp, morali düzelerek insanlar evlerine gidiyor, Morali düzelerek işlerine gidiyor. Onun için İstanbul’un meydanlarını güzelleştiriyoruz. Bağcılar’da, Esenler’de her yerde meydanlara yeniden dokunuyoruz. Ümraniye’de, Kartal’da her yerde. Muhteşem bir Maltepe Meydanı yapıyoruz” bilgilerini paylaştı.
“SİYASETTE BU YAPILIR MI?”
“Biz sadece Avcılar değil, 39 ilçemizde hayatı kolaylaştırıyoruz, kolaylaştırmaya devam edeceğiz” diyen İmamoğlu, sözü, daha önce İBB bünyesinde sıfır (0) olan öğrencilerine yurtlarına getirdi. İBB’nin Avcılar’da 2 öğrenci yurdu olduğu bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Küçükçekmece’de şimdi bir öğrenci yurdumuzun açılışını yapacağız. Neredeyse 1000 öğrencimiz yatacak orada. Şunu söyleyeyim: Bizden önce, bir tek yatağı bile olmayan İBB yönetimi, oranın temelini attı. Biz bitirdik. Sizce kim için temelini atmıştı oranın acaba? Kimin vakfına verecekti acaba? (TÜGVA ve Ensar sesleri.) Acaba! Yok canım, yanlış biliyorsunuz! Evet, biz aldık, temelini atmıştı, bitirdik. Şimdi orada, Anadolu’dan gelen çocuklar, gençlerimiz, İBB’nin imkanlarıyla, yine halka ait imkanlarla, pırıl pırıl öğrenci yurtlarında yaşayacak” ifadelerini kullandı. Yola, “Gelmiş geçmiş en çalışkan belediye başkanı olmak” iddiasıyla çıktığını hatırlatan İmamoğlu, “İddialı insan iyidir. Şimdi burada üç belediye başkanımız var. Her birisi de gayet çalışkan. ‘En çalışkan ben olacağım’ diye kendi aralarında yarışsa, gurur duyarız değil mi? Ne güzel bir yarış. Gidip de ‘Senin ayağına çelme takacağım ya da seni geri çekeceğim’ demiyor. Siyasette bu yapılır mı? Yapılmaz. Yapılmaması lazım. Geri çekeceğim… Kötü söz kullanacağım… Yapılmaması lazım. Koşan adamın önündeki taşları temizlemek lazım, öyle değil mi? O bakımdan, ‘En başarılı olacağım’ demek bir iddiadır. Evet, en başaralı belediye başkanı olacağım, en demokrat belediye başkanı olacağım.’ Bunu kiminle yapacağım? Bu şehrin 16 milyon insanıyla yapacağız. Allah’ın izniyle başaracağız” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından butonlara basıldı ve Avcılar’ın çehresini değiştirecek projenin temeli atıldı. Avcılar’a kazandırılacak 475 araç kapasiteli zemin altı otopark; 3 bodrum 1 zemin ve 1 normal kattan oluşuyor. Proje kapsamında, 385 kişi kapasiteli çok amaçlı salon, kütüphane ve Beltur Kafe yer alacak. Zemin altı otopark üzerine inşa edilecek 7 bin metrekarelik meydanda,
sosyal ve kültürel aktivitelere imkan sunan 330 kişilik açık hava sahnesi planlanıyor.