22 Kasım 2024
  • Bakan Soylu: İmamoğlu beni aradı yardım istedi

    Bakan Soylu: İmamoğlu beni aradı yardım istedi

    İBB’ye yönelik açılan terör soruşturması hakkında sabah saatlerinde açıklama yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, soruşturma ile ilgili detayları paylaşıp İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik sert eleştirilerde bulunarak, ‘Bakanlığın zaten zayıf, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yüz karasının. Bakan, sayı ve örgüt ismi vererek terörist tespit yapmış ama 8 ay boyunca işten çıkarma yapmamıştır. Burada Sayın Bakan, terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkarmayarak görev suçu işlemiş midir? Soruşturmanın önemli bir ayrıntısı daha var. Her nedense yaza doğru müfettiş heyet başkanlığından alındı ve Ankara’ya çekildi. Heyetin yeni başkanı kim oldu biliyor musunuz? Görevden alınan baş müfettiş yerine kim getirildi biliyor musunuz? Bir dönem AK Parti’den milletvekili adayı olan bir kişi. Ben İBB adayı olduktan sonra, Beylikdüzü’ndeki dönemimle ilgili 28 ayrı soruşturmayı açan kişi. Arif Yıldırım adlı militan AK Partili bir zat-ı muhterem, heyet başkanı oldu” demişti.

    Bakan Soylu, İmamoğlu’nun iddialarına ve ithamlarına karşılık düzenlediği basın toplantısında cevap verdi. Soylu, “505 kişinin tamamı kendi döneminde alınmış ve kayıtları kamu görev yapmasına engel olacak nitelikte kişilerdir” dedi. Soylu ayrıca İmamoğlu’nun kendisini arayarak yardım istediğini iddia etti.

    Soylu’nun konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:

    5 kişilik bir hücre tespit edildi. Van’daki il emniyet Müdürlüğü marifetiyle bir eylem daha engellenmiş oldu. Bu vesileyle hem istihbarat birimlerimize hem de aynı zamanda terörle mücadele birimlerimize hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum.

    Türkiye tam 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Bu mücadeleyi bugün yapıyor değil. 40 yıl içerisinde yaşanmışlıklar, acılar, ödediği büyük bedeller var. Dolayısıyla edindiği büyük bir tecrübe var. Terörle mücadelede en büyük tehditlerden birisi terör örgütlerinin meşru alanları kullanması ve sızmasıdır. Yani illegal olan yapılarını, legal olan alanlara, meşru alanlara taşımasıdır.

    ‘FETÖ İRTİBATLI BELEDİYELER VAR’

    Terörün meşru alana sızmasını öneyici bir takım kararları uyguladık. Ve buradan yöneticilere 900 yıla yakın cezalar çıktı. Hem ilk derece mahkemeler, bazılarında da üst derece mahkemeler. Doğu’da PKK ile bağlantılı Meclis üyeleri, personel yapılan soruşturma sonrası görevden alındılar. FETÖ’cü 165 bin kişi kamudan çıkarıldı. Ve yine bizim bakanlığımızdan 50 bini aşkın kişi çıkarıldı. Yani devlet PKK ile, FETÖ’, MLKP, DHKP-C ve öyle yazılmış diye eleştirilen diğer terör örgütleriyle mücadele ediyor. Hem sahada mücadele ediyor hem de kamuya girmeye yönelik mücadele ediyor.

    Bu TC anayasası. 127. maddesi çok açık ve nettir. 127. maddesi yerel yönetimler için bize yetki vermiştir. İçişleri Bakanlığı’nın kendisine. Devlet dediğiniz bir çadır yönetimi değildir. Kimse kusura bakmasın. Kuralları, ilkeleri, anayasası ve yasası var.

    ‘İMAMOĞLU SAYGILARINI SUNARAK BENİ ARADI’

    Yine anayasada 53. ve 93. maddeler. Burada mahalli idarelerin anayasadan aldığı sorumlulukla denetim yetkisini bakanlığa ve bakana vermiştir. Bir bakan veya bakanlık anayasanın verdiği kanundan dolayı yapmış olduğu işlemlerle ilgili hakarete uğrarlar, eleştirirler ben ilk kez burada görüyorum. Siyasi değerlendirme yapabilirsin, bu milletin taktiridir.

    Onlar arzu ediyor ki 30 Ağustos’ta ziyaret ettikleri Diyarbakır’daki şu anda PKK üyesi olduğu için hapiste yapan Diyarbakır eski Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı ve onun gibilere dokunulmaması.

    İmamoğlu beni aradı, benden yardım istedi. Bana belli bir konuda CHP beni sevmiyor. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz diye. Bir ricası da olmuştur. Ama ben kanun ne gerekiyorsa onu yaparız dedik ve yaptık da. İşine geldiği zaman alttan almasını bileceksin, diğer taraftan dönüp hakaret edeceksin. Bu ikiyüzlülüktür. Kıymetli arkadaşlar bunu tarihin akışına bırakıyorum. Ömrümüz boyunca böyle bir ikiyüzlülüğe sahip olmadık.

    ‘TERÖRİSTLERİN HEPSİ İBB’YE ALINDI’

    Sabah yaptığı açıklamada terlemiş, sıkıntısından alnını silmek zorunda kalmış, kendine ait kaybettiği itibarı, hizmet yapamadığı için, tarihin en başarısız belediye başkanı olarak nitelendirilen, İETT otobüslerini çalıştırmaktan, çöp toplamaktan yoksun böyle bir belediye başkanı tüm bunları kapatabilmek için buradan bulmaya çalışıyor.

    “Terör örgütleri buraya girmemiştir” diyemiyor, diyemez de. “Devletin kararıyla işten çıkarılanları biz hile hurda yoluyla işe aldık” diyemedi, diyemez de. “Dağdaki teröristleri devlete girmesi mümkün olmayanları biz işe aldık” diyemez. Çünkü bunların hepsi İBB’ye alındı.

    Buraya sözde değer aileler aldılar. Biz şehit ailesi alıyoruz ya. Terör örgütü PKK da elinde bulundurduğu belediyeler halinde dağda bulundurdukları ya da etkisiz hale getirilenlerin abisi, yakınlarını alıyor. Biz bunları HDP’yi ve PKK’yı iyi takip ettiğimiz için biliriz. İlişkiyi kiminle kurdunuz? Bu sözde değer ailelerini ben almadım diyememiştir. Tam tersi benim “Bulunduğum dönemde Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Kanunlar şöyle geldi, böyle oldu. Onun için ben buradaki araştırmaları yapma görevi bana ait değil” diyor. Biz bu soruşturmayı sadece İBB’de yapmadık. Tüm belediyelerde yaptık, yapmaya devam ediyoruz.

    ‘ARİF YILDIRIM 33 YILDIR MESLEKTE’

    Geçen yıldan itibaren biz 1 yıllık bir çalışma yaptık. Bu soruşturmayı 8 kişilik müfettiş heyetiyle yaptık. Bunların içerisinde Maliye Bakanlığı, MASAK’tan kişiler vardı. Birisi çıktı yerine başka birisi geldi. Bu da yalan. 8 kişi başladılar ekibin başındaki başmüfettiş insani durumla İzmir’deki tedavisini görebilmek amacıyla işine dönmüş oldu. 7 kişi de aynı şekil işine devam etti. “Nasıl yalan söylerizin” peşindeler. Arif Bey tam 33 yıldır meslektedir. Bu soruşturmaya itiraz ediyorsun da burada söyleyeceğim İETT ile ilgili savcılığa iletilecek olan milyonlarca yolsuzluğu içeren soruşturmalara niye bugüne kadar en ufak ses çıkarmadın? Çünkü neler yaptığınızı en iyi siz biliyorsunuz. Bizim görevimiz bu soruşturmaları yapmak ve yargıya havale etmektir.

    Bizim bunları atma yetkimiz olsaydı, bunları atardık. Asıl sorulması gereken şudur: Bu kadar insan belediyeye nasıl girdi, siz bunları hangi yetenekle aldınız. Referansınız kimlerdi? Size kim önerdi? Kendi müteahhitlik firmana sokaktan geçeni alıyor musun?

    ‘TERİNİZİ SİLEBİLİRSİNİZ AMA YÜZÜNÜZDEKİ KARALIĞI SİLEMEZSİNİZ’

    Anayasa Mahkemesi kararını öne sürüyorlar. Karar süresince bu devlet işe eleman almadık mı? Hiçbir belediye eleman almadı mı? Devletin kendine ait mekanizmaları var ve işler. Buradaki süreci araştırmak bizim sorumluluğumuzdu, süreç araştırılıp yargıya iletildi.

    Diyor ki benden önceki süreçte de bunlar vardı. Cingözlük yapmaya çalışıyor. Bu soruşturma 3 yıl incelendi. 1668 kişinin 190 kişi Mevlüt Uysal. Müfettişlerin yaptığı değerlendirmelerde Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya döneminde tamamen incelenmiş ve bunların işe dönmesinde bir engel olunmadığı görülmemiştir. Şimdi meseleyi kendini kurtarabilmek için İBB’ye yasladığı 505 teröristi, göya yanındaki 3-5 aklı evvelin söylediği sözlere dayanak teşkil etmek aymazlıktır. Terinizi silebilirsiniz ama yüzünüzdeki karalığı silemezsiniz.

    ‘BİR SORUŞTURMA YOK ÜÇ SORUŞTURMA VAR’

    “1668 kişiden bilgim yok” diyor. Bu koskoca bir yalan. İstanbul gibi sorumluluğu olan bir Belediye Başkanı’nın bu kadar sorumlulukla orada oturan insanın yalan söylemeye hakkı yoktur.

    Daha önce bir yalan var. Benim bunlarla ne sorumluluğum olabilirdi diyorsunuz. 2-3 kişiyi işten atan irade kimin iradesiniz. İBB’nin iradesidir. 2-3 kişiyi işten atan irade diğerleri için neden aynı iradeyi göstermemiştir? Hepsini kendi ağzınla söylüyorsun. 2-3 gazeteye yazdırdığın yazıyla sorumsuzluğunu örtemezsin. Biz bugün de güvenlik ve arşiv soruşturması istenirse veririz.

    Bir soruşturma yok, üç soruşturma var. DİAYDER soruşturması devam ediyor onu niye sormuyorsun? Bir de Belediye içinde yakalanan Şafak Duran’la ilgili soruşturma var. Belediye’ye gassal olarak girip çıkmış. Biz 9 Aralık’ta durumu izah ettikten sonra baktı ki mesele başka yöne gidecek kurmadıkları değerlendirme komisyonunu kurdu.

    ‘BİZİ CUMHURBAŞKANIMIZA ŞİKAYET EDİYOR’

    Bütün bunları ortaya koyduktan sonra, esas itibariyle İmamoğlu ne yapmak istedi? Bir önceki mahkemede olduğu gibi alenen yargıyı tehdit etti. Dedi ki: Bu terör soruşturmasını açarsanız Gök kubbeyi başınıza yıkarım. Daha sonra “Ben bu lafı yargıya söylemedim, Süleyman Soylu’ya söyledim” diyebilir. Dil papuç, bunu yüzü kızarmadan söyleyebiliyor. Nasılsa bir mendil var, mendille suratını silebiliyor. Bizim terörle mücadelemiz hoşuna gitmiyor, bizi beğenmiyor olabilir. Bizi Cumhurbaşkanımıza, partimize şikayet ediyor. Kendi üzerine vazife olmayan her şeyi yapıyor ama bir tek kendi işini yapmıyor. Ben güvenlik sorunuyum ama PKK için güvenlik sorunuyum.

    İMAMOĞLU’NA YANIT

    (Ekrem İmamoğlu’nun kendisini aradığı iddiasını yalanlamasının ardından) Ufak bir namusun, şeref ve haysiyetin varsa yalan söylemezsin. İstanbul’da yardım toplarken, bu yardımın kanunlara uygun olmadığını tespit ettikten sonra, o paralara doğal olarak el koyduk. Ekrem İmamoğlu beni aradı. ‘CHP Genel Merkezi beni aradı, biz hemşeriyiz, ne olur beni onlara ezdirme’ dedi. Ama hayatı yalancılık olduğu için bunu kabul edemez.

    Fikri Karabulut, 2014’te PKK-KCK kırsala katılmış. Ömer Keleş, Nuri Çiçek; İbrahim Doğan, Muharrem Kılıç. Bunlar kim dağdakiler. Bunlar sadece bir kısmı. Biz o zaman görevimizi yapmayalım, işe gitmeyelim. HDP ile anlaşılsın biz de aval aval bakalım! O zaman biz ahmak oluruz, görevimizi istismar etmiş oluruz. Mazlum Şimşek, kardeşi Selim Şimşek 2014’te PKK’ya katıldı.

    ‘İMAMOĞLU CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAK İSTİYOR’

    Sabah bunları açıklasaydı! HDP, terör örgütü teklif etti deseydi. İnsanlara iftira atmak kolay bir iştir. Bu ülke terörle mücadele ediyor. Biz şehitlerimize, gazilerimize borcumuzu ödeyemeyiz.

    İBB ile ilgili 1 soruşturma yok 3 soruşturma var. Bu 3 soruşturmanın tamamı da terör ile ilgili soruşturmalar.

    Bizim terörle mücadelemiz hoşuna gitmiyor olabilir, bizi beğenmiyor da olabilir. Kendi üzerine vazife olmayan her şeyi yapıyor ancak sadece tek bir şeyi yapmıyor; o da kendi görevi.

    Diyorlar ki “Bunlar İstanbul’a çökmek istiyor.” Bizim niye böyle bir derdimiz olsun. Biz terörden temizlemek istiyoruz. Bu sorunun cevabını biliyor musunuz? İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı oldu, İBB ne olacak? Kanun ne der: Meclis seçer. Meclis’te kim çoğunluk. Sanki bunları kimse bilmiyormuş gibi, bir mağdur edebiyatı yaparak, tembelliğini örtmek için sadece bir saldırı politikası uyguluyorlar. Onun için bu konularla ilgili adım atmak, bir zamanlama ile ilgili değil. Suçun ve ya işlenen fiil esastır.

    Bu davanın kayyum atama ile ilgilisi söz konusu değil. Bizim davanın amacı Belediyeyi terör örgütünden temizlemektir.

    İmamoğlu’ndan Soylu’ya cevap: Pılını pırtını topla ceketini al evine git

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘nun “İmamoğlu saygılarını sunarak beni aramıştır. Bana, ‘CHP Genel Merkezi beni sevmiyor, bana yardımcı olur musunuz’ diye ricası olmuştur.” açıklamalarına cevap verdi. Sert açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “Ey sayın bakan benim sana tavsiyem, pılını pırtını topla ceketini al evine git. Daha fazla kendini paralama. Çok mazlumun ahı var sende. Seni Allah’a havale ediyorum. Seni Sayın Cumhurbaşkanı’na havale ediyorum.” ifadelerini kullandı.

    İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle;

    “HİÇ KİMSEYE RİCACI BİR TELEFON AÇMADIM, AÇMAM”

    “Sayın Bakan basın açıklamasında neye sığınacağını şaşırmış bir biçimde bir yalanı bir iftirayı ortaya koydu. Ben hiç kimseye ricacı bir telefon açmadım, açmam. Hiç kimseye kendi ailemi şikayet etmem. Bunu birçok iftirayla ve karşı tarafa lekelemeyle hayatını geçirmiş ve 1 günde partisini terk edip başka bir partiye gittikten sonra da 180 derece sözlerini değişmiş bir insandan anlamasını elbette beklemiyorum. Ben şaşkınlığın böyle bir yalanla birleştiği hayatımda bu kadar düşük seviye halini görmedim. Kendisiyle 1 kez masada toplantı yaptım. Adalar aracının çalışabilmesi için 6 saat tartıştırdı bizi. Sonra sayın Cumhurbaşkanı toplantıya telefonla katıldı da Adalar’daki elektrikli araçların onayını aldık. Masa dışında da 2 kez telefonla görüştüm. Birinde benim çalışma arkadaşlarıma ‘ayar verme’ girişiminde bulundu. Telefon konuşmamızda kendisine haddini bildirdim. Diğerinde de İSKİ’ye bir valinin geçiş iznini almak için yine yalan ve iftira dolu cümlelerinin cevabını kendisine veririm.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir