Fatih Altaylı’nın yazısı şöyle:
“Beklenen oldu desek doğru olur herhalde. İstanbul yeniden liderliği ele geçirdi. Covid- 19’da vaka sayılarında liderliği yakaladı. Liderlik sadece sayısal değil aynı zamanda oransal olarak da geldi. Türkiye’deki toplam korona vakalarının yüzde 40’ı İstanbul’da artık. Salgının başlangıcında da liderliği almıştı İstanbul ama bu oranda değildi. Bu kez yüzde 40. 10 hastanın dördü İstanbul’da. Oysa oransal olarak olması gereken 10 hastanın 1,3’ü. İstanbul’un nüfusunun Türkiye’ye oranı yüzde 19,2 civarında. Covid-19’lu hasta sayısında ise yüzde 40. Yani nüfusa oranla olması gerekenin üç katı. Bu şuna işaret eder. İstanbul’u yönetenler salgınla mücadele konusunda sınıfta kaldılar.
Öyle böyle değil, çok kötü kaldılar hem de! Şaşırdım mı? Hiç ama hiç şaşırmadım. Böyle olacağı o kadar belli idi ki! Aylardır bu köşede, bir okurun tanımıyla, ‘Yırtınıyorum.’Biraz olsun önlem alınsın, biraz olsun denetim yapılsın diye… Tınan var mı? Tabii ki yok. İstanbul’da bir İl Pandemi Kurulu var.Sözde…Her kentte var. Niye var? Kentin durumunu en iyi o kenti yönetenler bilir ve alınacak önlemleri en iyi onlar kararlaştırır diye. Peki İstanbul’daki pandemi kurulu bunu yaptı mı? Elbette ki yapmadı. En azından biz Habertürk’te bas bas bağırıyoruz.
Kıllarını kıpırdatmadılar. Lokantalar, barlar, kafeler lebalep dolu dedik. Tek bir denetim yapılmadığı için aynen devam etti. Mesailer bölünsün dedik. Bütün Anadolu yaptı, yapmaya çalıştı, İstanbul’da kimse umursamadı. Hal böyle olunca toplu taşımalar doldu taştı. İlkbaharda sayılı insanın alındığı marketler, alışveriş merkezleri kapılarını ardına kadar açtı. İstanbul’u yönetenler seyretti. Hiç ama hiçbir ekstra önlem alınmadı.
Ve en sonunda, öyle veya böyle salgın konusunda en güvenilir kişi olan Sağlık Bakanı gelip İstanbul’a el koydu. Bu İstanbul Valisi Ali Yerlikaya Bey’e “Sınıfta kaldın” demektir.
Doğrudur da. Düne kadar çalışkan ve sorumluluk sahibi bir vali olarak görülen Ali Yerlikaya, salgının ikinci zirvesini yaptığı dönemde İstanbul’u zirveye taşıyan yönetici olmuştur.
Bunda kendisine verilen talimatlar, “Aman Ali Bey. Ekonomiyi etkileyecek önlemler almayın. Hükümeti zor duruma düşürmeyin” telkinleri rol oynamış olabilir, bilemem. Ama sonuç olarak sınıfta kalan odur. Dün İstanbul’daki tüm hastaneler pandemi hastanesine dönmek üzere hazır olsun talimatının verilmiş olması, Yerlikaya’nın karnesindeki kırık nottur. Bir kent salgın karşısında bu kadar başı boş bırakılır bu kadar denetimsiz olursa. Elbette bir günah keçisi bulunur!”