Silahlı kuvvetlerimizin ülkenin huzuru için teröre karşı mücadele ettiğine vurgu yapan İmamoğlu, “O cephede, o süreçte teröre karşı mücadelede ne yazık ki masaya oturduğumuz ülkelerin kaos politikalarına da güvenmiyoruz. Ne ABD’ye güveniyoruz, ne Rusya’ya güveniyoruz. Bugüne kadar kaosu temsil etmişlerdir. Suriye’nin topraklarının altındaki petrolü düşünenlerin, üstündeki milyonlarca Suriyeliyi düşünmeyenlerin bize hiçbir faydası olmaz. Biz, bu anlarda birleşmeli, konuşmalı, ortak akılla kol kola, omuz omuza, akılcı dış politikalar olan bir millet olmalıyız. Bunu yaparken bu işin partisi olur mu Allah aşkına? Partiye ya da patimizin liderine hizmet etmeyen, ülkesine hizmet eden iki belediye başkanı olarak sizleri selamlıyoruz. Ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı makamında ziyaret etti. Belediye binasında Özcan ve bando takımı tarafından karşılanan İmamoğlu, kendisine sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlarla selamlaştı. İmamoğlu ve Özcan, daha sonra belediye binasına geçti. İmamoğlu, Özcan’a tebriklerini iletirken, Bolu Belediye Başkanı da İBB Başkanı’na ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti. İmamoğlu, Özcan’ın eşi Emine Hanım, annesi Emine Hanım ve babası Galip Bey ile anı fotoğrafı çektirdi. Bir süre baş başa görüşen 2 Başkan, daha sonra belediye binası önünde toplanan coşkulu kalabalığa birer konuşma yaptı.
“ŞEHRİN HANGİ NİMETİ VARSA 16 MİLYON PAYLAŞSIN İSTİYORUZ”
Özcan’ın ardından mikrofonu alan İmamoğlu, “Bolu’yu, İstanbul’u ve tüm Türkiye’yi geleceğe hazırlayan, insanları barıştıran, kucaklaştıran yöneticilere ihtiyaç var. Bireysel çıkarlardan uzak, ‘Benim adamımın olsun, benim çocuğumun olsun, kızımın olsun, oğlumun olsun’… Asla ve asla böyle bir şey yok. Yaşadığım şehrin 16 milyon insanı benden hizmet, eşitlik, kardeşlik, huzur ve adil paylaşım bekliyor. Bir şehrin hangi nimeti varsa, 16 milyon paylaşsın istiyor. Doğa korunsun istiyor. O şehrin bütün güzellikleri açığa çıksın istiyor. Maneviyatına, tarihine değer veren bir yönetici olsun istiyor, bir avuç insana değil” dedi.
“MASAYA OTURDUĞUMUZ ÜLKELER KAOSU TEMSİL ETMİŞLERDİR”
“Her ikimiz de Cumhuriyet Halk Partiliyiz” diyen İmamoğlu, “Ama hepimizin zihninden çıkarmaması gereken bir şey var: Partiler araçtır. Esas olan millete hizmettir. ‘Memleketimizin, milletimizin, ülkemizin kurtuluşu için partime davet ediyorum’ demek, yanlıştır. Doğru olan; milli davada, milli süreçlerde birlikte olmaktır. Bakın, silahlı kuvvetlerimiz, ülkemizin güneyinde ülkemizin huzuru için mücadele ediyor. Yanındayız, arkasındayız. Orda şehit olan her askerimiz için yüreğimiz yanıyor. Allah onları esirgesin. Bu duyguları söylerken, kaygı duyduğumuz elbette şeyler de var. O cephede, o süreçte teröre karşı mücadelede ne yazık ki masaya oturduğumuz ülkelerin kaos politikalarına da güvenmiyoruz. Ne ABD’ye güveniyoruz, ne Rusya’ya güveniyoruz. Bugüne kadar kaosu temsil etmişlerdir. Suriye’nin topraklarının altındaki petrolü düşünenlerin, üstündeki milyonlarca Suriyeliyi düşünmeyenlerin bize hiçbir faydası olmaz. Bu kaostan dolayı da kaygılıyız. Elbette bir dış politika meselesi, elbette ki milli bir dava. Ama biz bu anlarda birleşmeli, konuşmalı, ortak akılla kol kola, omuz omuza, akılcı dış politikalar olan bir millet olmalıyız. Bunu yaparken bu işin partisi olur mu Allah aşkına? Partiye ya da patimizin liderine hizmet etmeyen, ülkesine hizmet eden iki belediye başkanı olarak sizleri selamlıyoruz. Ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
“MEMLEKET DEĞİŞTİ KARDEŞİM!”
İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Benim şehrimin her noktasını korumak, geliştirmek vazifesini yerine getirdiğimde biliyorum ki; İstanbul, Türkiye’yi motive eder. İstanbul, ülkeyi ayağa kaldırır. Bizim İstanbul’da atacağımız her olumlu adımın Bolu’yu da etkileyebileceğini biliyorum. Sorumluluğumun büyüklüğünün farkındayım. Onun için dün yapılan usulsüz bir işlemin karşısındayım. Kim olduğu belli olmayan, daha düne kadar 2-3 bin lira maaşla çalışan bir adama, İstanbul’un en kıymetli 2 noktasını ne amaçla teslim ettiğinizi millete açıklayacaksınız. Ben, bu meselenin sadece İstanbul’un meselesi olmadığını bildiğim için Bolu’da da söylüyorum. Bu ve bunun gibi meseleler, ahlaki ve kamu çıkarının korunduğu meselelerdir. İdari, hukuksal, kamusal prensipler meselesidir. Orada buna ses çıkarmadığınız zaman Türkiye yozlaşır. Ülkedeki kamu çıkarının yozlaşması demek, ülkeye olan güveni azaltır. Ülkeyi idare edenlere olan güveni azaltır. Bu hukuksuzluklara, bütün belediye başkanlarımız karşı çıkacak. Sizi asla yanıltmayacağız. Hep beraber çok çalışacağız. Yeni bir dönem başlıyor. Halkını düşünen, siyaset üstü davranan, politik bir takım manevraları yok sayan, ahlaklı, nitelikli bir dönemi başlatıyoruz. Duyan, duymayana söylesin. Memleket değişti kardeşim, değişti. Memleket ve yurdumun insanı, güler yüzlü yöneticiler istiyor. Bağıran, çağıran yöneticiler istemiyor. Barıştıran, uzlaştıran, kardeşliği önde tutan yöneticiler istiyor. Ya bu şekilde olursunuz ya da olmazsanız millet size şekil verir kardeşim. Onun için, bu güzel görevi yerine getirirken bu ruhtan hiç kopmayacağımıza söz veriyoruz.”