İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, küresel hale gelen koronavirüs salgını ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen ve koronavirüs salgını önlemleri kapsamında basın mensuplarının davet edilmediği etkinlik, canlı yayınla kamuoyuna ulaştırıldı. Tüm dünyanın daha önce görülmemiş bir süreçten geçtiğini vurgulayan İmamoğlu, yaşanan durumu, “Kader birliği” sözleriyle özetledi. Dünyanın farklı yerlerinde ve birçok kentinde sokağa çıkma yasağı uygulandığını hatırlatan İmamoğlu, “Bu sorunu, bizden daha önce yaşamaya başlayan ülkelerin tecrübeleri bize bunu gösteriyor. O nedenle bu günler, hiç birimizin asla hafife alamayacağı kadar ciddi. Zorlu ve hepimizin yakın geleceğini derinden etkileyecek günleri hep birlikte yaşamaktayız. Her geçen gün virüsün yayılacağı, vaka sayılarının ve kayıplarımızın artacağı; toplumsal psikolojinin derinden etkileneceği günler. Bu günler, aynı zamanda kamu adına karar verenler için daha sorumlu kararlar almak ve daha sorumlu davranmak zorunda olduğu günler. Çok ama çok düşünüp, doğru kararları hızlı bir şekilde uygulamak zorundayız” dedi.
“ZOR GÜNLERİN HENÜZ BAŞINDAYIZ”
Her türlü anlayış farklılıklarını, her türlü siyasi kutuplaşma ve hesapları geride bırakma günlerini geride bırakmamız gerektiğine dikkat çeken İmamoğlu, “Üzülerek söylemek isterim ki, henüz daha zor günlerin başındayız. O nedenle bu günler, toplumsal dayanışmayı maksimum ölçüde geliştireceğimiz günlerdir” diye konuştu. Devlet ve hükümetin ilgili birimlerinin, bu günlerde her bir vatandaşımızın hayatını korumak, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ortaya çıkacak bütün problemleri aşmakla görevli en yetkili otorite olduğunu ifade eden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Ama bu mücadele, tek başına hükümetin ilgili birimlerinin altından kalkabileceği bir mücadele değildir. Her kamu otoritesi, her bakanlık, valilik, belediye başkanlıkları, özel kuruluşlar, hatta STK’lara kadar herkes bu ortak mücadelenin bir parçası. Parçası olmak zorunda. Tek tek her birimiz, bu mücadelenin bir parçası olmak zorundayız. İstanbul’un, sadece Türkiye’nin değil, tüm Avrupa’nın en büyük şehri olduğunu herkese hatırlatmak isterim. İstanbul’un ‘salgın sürecinin’ nasıl yönetileceği, sadece İstanbul ve Türkiye açısından değil, tüm yakın coğrafya açısından da önemlidir, değerlidir. Yaratacağı motivasyon, yaratacağı öncü tavır ve davranışlar, çok ama çok etkin, pozitif sonuçlar verme sorumluluğuna sahiptir. Biz, bu mücadelede başta tüm kamu kurumları olmak üzere, herkesle iş birliğini en üst seviyede tutmak ve bu mücadeleyi dayanışmayla sürdürmek için ısrarcı olduk. Olmaya da devam ediyoruz. Bu maksatla 39 ilçe belediyemizle de sıkı bir işbirliği içindeyiz. Herkesin ne yaptığını takip ediyoruz. Ortaklaşmaya ve onlarla sürekli koordinasyon toplantılarına davet edip işbirliği yapmayı, en üst seviyede tutuyoruz.”
İBB olarak, bu süreçte halk sağlığından, dezavantajlı gruplar için ekonomik yardımları artırmaya kadar, onlarca yeni uygulamayı hayata geçirdiklerini belirten İmamoğlu, yaptıkları çalışmalarla ilgili detaylı bilgiler verdi. “İBB olarak bizim en birincil ve temel önceliğimiz sorumlu olduğumuz kamu hizmetlerinin kesintisiz biçimde sürmesini sağlamaktır” diyen İmamoğlu, süreçle ilgili bundan sonra atacakları atacakları adımları da şöyle sıraladı:
“TEMEL GIDA SORUNU OLMAYACAK; STOKLAMA YAPMAYALIM”
– İstanbul’da faaliyet gösteren gıda ve perakende zincir yöneticileri ile acilen toplantılar yaptık. Sürece, vatandaşa hizmet noktasını en önde tutarak bakan firma yöneticilerine teşekkür ediyorum İstanbul halkı adına. Bu toplantılar neticesinde çok önemli bir noktaya geldik. Bu şehirde yaşayan herkes emin olsun ki, salgın sona erene kadar, inşallah 16 milyonun temel gıda ve hijyen malzemesi ihtiyaçlarının temin edilmesinde hiçbir sıkıntı olmayacak. Bunu İBB olarak, garanti ediyoruz. Ama lütfen her birimiz sorumlu davranalım ve ihtiyaç fazlası gıda ve hijyen malzemesi asla stoklamayalım. Bizler, semt pazarlarıyla ilgili de öncü kararlar aldık. Tam bir hafta önce bu sürecin uygulamasına geçtik. O süreçten bugüne, vatandaşlarımızı en derin hijyen kurallarıyla gıda erişimine ulaşmasını sağladık.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI, HASTANELERE YÜRÜME
MESAFESİNDEKİ OTELLERDE KONAKLAYACAK”
– İstanbul Turizm Platformumuz aracılığı ile şehrimizdeki 600 otel yöneticisi ile görüşmeler ve toplantılar yaptık. Sağlık çalışanlarının yoğun bir süreç içinde bizlere hizmet verdiğini biliyoruz. Buradan bütün sağlık çalışanlarına; hekimlerine, akademisyenlerine, hemşirelere, hizmetlilere, sağlık emekçilerine yürekten teşekkür ediyorum. Onlara minnet duyuyorum. Sağlık çalışanlarımızın kendi ailelerini korumak zorundayız. Bununla ilgili Sağlık Bakanlığı’mızın çalışmaları olduğunu da biliyoruz. Biz de ‘İstanbul’da neler yapabiliriz’ noktasında ilçe belediyelerimizle çalışmalar yapıyoruz. Kamuya ait bir takım alanları belirleyip, Sağlık Bakanlığı’mızla paylaşıyoruz. Sağlık çalışanlarımızın kendi evlerinin dışında ve çalıştıkları hastanelere yürüme mesafesinde otellerde konaklamalarını sağlamak üzere prensip anlaşmasına vardık. Bu kapsamda, toplam 2.000 odanın sağlık çalışanlarının kullanımına açılması için gerekli desteği sağladık. Mutabakat sağladığımız turizm sektörü temsilcilerine 16 milyon adına yürekten, içtenlikle teşekkür ediyorum. Kalan otel yöneticilerini de bu büyük seferberlikte dayanışmaya ve sağlık personelimizin yanında olmaya davet ediyorum. Elimizde olan bu imkanı da dün itibariyle Sağlık Bakanlığı’mızla paylaştığımızı ve hazır olduğumuzu kamuoyuna iletmek istiyorum.
“İBB VE 39 İLÇE BELEDİYEMİZ ETKİN BİR ŞEKİLDE SÜRECİN İÇİNDE”
– Evde kalma sürecinde, yaş almış, yalnız yaşayan, 65 yaş üstü İstanbullularımız vat. Gıda ve hijyen malzemesi ulaştırabilecek online dağıtım şirketleri ile toplantılar yaptık. Aldığımız ortak dayanışma kararları nedeniyle, bu değerli şirketlerimizin yöneticilerine teşekkür etmek istiyorum. Çağrı merkezimize gelen çağrılar üzerinden, yaş almış hemşehrilerilerimize İBB olarak destek oluyoruz. Aynı zamanda valiliğin başlatmış olduğu gıda yardımı sürecine de araçlarımızla, insan kaynağımızla, tüm lojistik desteğimizi İBB olarak sağladığımızı duyurmak isterim. Aynı şekilde bu sürece, 39 ilçe belediyemizin de en etkin biçimde bu konuda sürece katıldıklarını da onların adına duyurmak istiyorum.
“İSTANBUL YARDIMLAŞMA VE KOORDİNASYON MERKEZİ’Nİ KURDUK”
– İBB olarak, içinde bulunduğumuz bu olağan dışı dönemde özel olarak yardıma, desteğe ihtiyaç duyan tüm kişi ve kesimleri belirlemek; bu kişi ve kesimlere fiziki, maddi ya da psikolojik destek ve bilgi sunmak; farklı yapı ve kişiler tarafından yürütülen yardımlaşma ve destek çalışmalarını koordine etmek, ortaya çıkacak tüm çabaların nicelik ve niteliklerini artırmak amacıyla; İBB öncülüğünde, tüm sivil toplumu ve gönüllü vatandaşları bir araya getirmek üzere, İstanbul Yardımlaşma ve Koordinasyon Merkezi’ni (İYKM) oluşturduk. Şu an içinde bulunduğumuz Yenikapı Avrasya Merkezi ve etrafındaki idari binalarımızdan oluşan bu kompleksi, steril hale getirdik. Yardımlaşma ve koordinasyon merkezimiz olarak hizmete sunduk. Salgınla mücadele sona erene kadar Yenikapı, İstanbul’un yardımlaşma ve koordinasyon merkezi oldu.
“KRİZ İLERLEDİKÇE, UYGULAMALAR GELİŞTİRİLECEK”
– İYKM; sağlık çalışanları, tek başına yaşayanlar, dar gelirliler, işini kaybedenler, öğrenciler, hastalar, hasta yakınları, bu dönemde fazladan mesai yapmak durumunda kalanlar gibi pek çok kesim için, günlük hayatı kolaylaştırıcı önlemler alacak. Kriz ilerledikçe, uygulamalar geliştirecek. Destekler yapacak, gönüllü çalışmalarını koordine edecek. Bu merkez ile İBB’nin ilgili tüm birimlerinin, iştiraklerinin ve ilçe belediyelerinin Covid-19 ile mücadelede, halihazırda yürütmekte olduğu faaliyetler arasında eşgüdüm sağlayacak bir merkez olacaktır. Salgın karşısında tüm tarafların dahil olduğu bütüncül uygulamalar hayata geçirilecektir. Böylece, alanda gerek duyulan koordinasyon ihtiyacı karşılanacak; mükerrer uygulamaların önüne geçilerek, kritik öneme sahip kaynakların verimli, etkili ve doğru kullanımı sağlanmış olacaktır. Bu süreçte, zor durumdaki vatandaşlarımıza mutlak yardım elini uzatmak, maddi, manevi katkı sunmak isteyen tüm kişi, kurum, kuruluş ve gruplara sesleniyorum: İYKM, sizin destek ve yardımlarınızı doğru kişilere en hızlı biçimde, en organize şekilde ulaştırmanızı sağlayabilecektir. Buna dair tüm yardımlaşma ve dayanışma çabalarını en verimli biçimde koordine edebilecek kamu adresi de İBB’dir. Bütünüyle şeffaf ve sonuna kadar katılımcı bir idari yapısı vardır. Gelin, bu çatı altında güçlerimizi birleştirelim ve hep birlikte bu süreci başarıya ulaştıralım. Bu noktada, sizlerin katılımını, katkısını ve bize olan ilgisini, dayanışma ruhunu burada hayata geçirmenizi yürekten temenni ediyorum.
“BİLİMSEL AKLA GÖRE HAREKET EDECEĞİZ”
– İBB olarak, bu süreçte daima bilimsel akla göre hareket edeceğiz. İYKM bünyesinde, salgınla ilgili tüm gelişmeler takip edecek, gelecek projeksiyonu çıkaracak, ihtiyaç ve risk haritası belirleyecek ve ortaya çıkan sonuca göre alınacak önlemlere karar verecek bir bilim kurulu oluşturduk. Bu kurulda, İBB’nin üst düzey yöneticileri, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, İstanbul Tabip Odası, çeşitli üniversite ve kamu hastanelerinden doktorlar, psikiyatr uzmanları ve konuyla ilgili yetkin personeller de bu sürecin içinde vardır.
“KARANTİNA VE SAHRA HASTANESİ ALANLARINI BELİRLEDİK”
– Salgının yayılma hızının artması ihtimaline karşı, İBB bünyesindeki bazı mekanlarımızı da geçici karantina mekanı ve sahra hastane alanları olarak belirledik. İhtiyaç duyulması halinde, bu alanların altyapılarını ve teknik çalışmalarını hızla tamamlayarak, hizmete hazır hale getireceğimizi dün itibariyle Sağlık Bakanlığı’na bildirdik. Öncelikli olarak; içinde bulunduğumuz Yenikapı Mmitİng alanı, Beylikdüzü Gürpınar Su Ürünleri Hali ve Maltepe miting alanını bu amaçla tanımladık. İhtiyaç halinde bu alanlara 2- 3 gün içinde dev, taşınabilir hava salonları ya da dev çadırlar kurarak, bu alanları geçici hastane ve ameliyathaneye dönüştürmeye hazır olduğumuzu, bu alanlarda var olan su arıtma üniteleri ve jeneratörlerin de kullanıma hazır bulunduğunu, alt yapının dönüşümü konusunda her türlü iş birliğine hazır olduğumuzu Sağlık Bakanlığı’mıza bildirdik. Ekiplerimizin yaptığı çalışmaya göre, Yenikapı’da ilk aşamada 1.000 yataklı, ilerleyen aşamalarda ise 7 bin 300 yataklı dev bir sağlık çadırını hizmete sokmak mümkün olabilecek. Yine bu alana, sağlık görevlileri ve ilgili personel için 1.000 kişilik yatakhane, sağlık personeline hizmet edecek dinlenme ve hijyen alanları da kurulabilecek durumda olacağız.
“SAĞLIK BAKANLIĞI’NA BİLDİRDİK”
– Maltepe dolgu alanını da ihtiyaç halinde 30 bin metrekarelik bir alanda, 1.300 yatak kapasiteli bir merkeze dönüştürebilecek durumda olduğumuzu yine Sağlık Bakanlığı’na bildirdik. Bu alanda da yemekhane, gıda depoları, hasta kabul, danışma mekanları ve sağlık personelinin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak alanları hızla sisteme alabiliriz. Beylikdüzü Gürpınar Balık Hali’nin geçici hastane bölgesine dönüştürülmesi durumunda da mevcut binaların boş kısımlarının kullanılması halinde 440 yatak kapasiteli, otopark alanıyla birlikte ise 970 yatak kapasiteye sahip bir kompleksi, altyapısını tamamlayarak Sağlık Bakanlığı için hizmete hazır hale getirebileceğiz. Burada da yatakhanelerden gıda depolarına, sağlık personelinin ihtiyaç alanlarına kadar tüm birimler de tarafımızdan hazır edilebilecektir.
“GÖREV VERİLİRSE, DERHAL GEREĞİNİ YERİNE GETİRECEĞİZ”
– İstanbul genelinde, belediyemize bağlı 19 adet kapalı spor salonumuzu da geçici hastane alanı olarak kullanmak mümkün olacaktır. 12’si Avrupa yakasında 7’si ise Anadolu yakasında olan bu salonlarımızda toplam 1.983 yatak kapasitesine ulaşmak mümkündür. Tüm bu alanlarımızın listesini ve yapı modellerimizi Sağlık Bakanlığı’mıza bildirdik. Görev verilirse, derhal gereğini yerine getireceğiz. Bu noktada, elimizden gelen tüm çabayı, devletimizin tüm kurumlarıyla koordineli bir şekilde yapacağımızı hem vatandaşlarımıza hem de bütün yetkililere buradan duyurmak istiyorum.
– Bunların yanı sıra Yenikapı Yardımlaşma ve Koordinasyon Merkezi’mizde, bugün itibariyle 5 bin kişiye 3 öğün yemek hizmeti verebilecek mutfağımızı ve yüzlerce personelimizi de hazır hale getirdik.
“SÜREÇ ŞEFFAF YÜRÜTÜLMELİ, KAMUOYU DOĞRU BİLGİLENDİRİLMELİ”
Bu dönemde herkesin, başta yöneticilerin en üst düzeyde sorumlu davranması gerektiğinin altını çizen İmamoğlu, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bütün dünyada, devlet yöneticilerinin hem vatandaşın sağlığını ve işini korumak hem de ekonomiyi canlı tutabilmek ve kamu hizmetlerini sürdürebilmek adına aldıkları cesur ve şeffaf adımları hep birlikte izliyoruz. Türkiye’deki koronavirüs süreci, henüz başlangıcında ve ne yazık ki gittikçe büyümekte. Dün akşam açıklanan verilerle konan büyük fotoğraf, mutlak ve mutlak stratejik bir değişikliği gerektiriyor. Bunun önleminin devletimiz tarafından, hükümetimiz tarafından alınmasının önemini belirtmek istiyorum. Dün, aynı saatte hasta sayısı dünyada 472 bin iken, bugün, 24 saat sonra, şu an itibariyle 540 bine ulaştı. 22 bin olan ölüm sayısı, 24 bin 500’e ulaştı dünyada. Süreç bu kadar hızlı ilerliyor. O bakımdan hep birlikte hızlı hareket etmek, hızlı ve pragmatik kararlar almak zorundayız. Bu noktada, devletimizin ve hükümet yetkililerinin en etkin kararları alma konusunda kararlılık ortaya koymasının altını çizmek istiyorum. Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük şehri olan İstanbul’da, evde kalan nüfusun kontrollü bir biçimde artırılması şarttır. Sokağa çıkmamayla ilgili kararların daha radikal biçimde alınmasıyla ilgili, hükümetin mutlak daha etkin bir karar alması konusunda, İstanbul adına öncü bir çalışma yapmayı, dünden sonra bugün de yenilemek istiyorum. Devletin bu süreci daha şeffaf yürütmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi mücadelenin başarısı açısından hayati hale gelmiştir. Bunun da altını çizmek istiyorum.”
“ZAMAN KAYBETME LÜKSÜMÜZ KALMADI”
“Enfekte vakaların saptanabilmesi için, yeterli ve etkili test uygulamasına bir an önce geçilmelidir. Artık zaman kaybetme lüksümüz kalmamıştır. Tüm kaynaklarımızı, daha çok test yapmak ve daha iyi hazırlanmak için hep birlikte seferber etmek zorundayız. Hem İstanbul hastanelerinde hem de İBB sağlık hizmetlerinde kullanılmak üzere, çok daha fazla solunum cihazına ihtiyaç olduğu açıktır. Devletimizi bugün yönetmekle sorumlu olan herkese sesleniyor ve özellikle rica ediyorum: Lütfen, insani ve ekonomik önceliği bulunmayan, üzerinde bir mutabakat oluşmamış, büyük ve tartışmalı yatırımlarla ilgili ihale süreçlerini hemen iptal edin. Bu, bugünün ruhu için yapılmak zorunda olan bir davranıştır. İstanbul şehri adına da yapılan yanlışları yakından takip ediyor, ihaleler konusunda da hukuki mücadelemizle bu süreci yakın bir şekilde takip edeceğimizi buradan duyurmak istiyorum. Bu konuda gelişen süreçle ilgili yapılan yanlış hamleleri de Türkiye ve İstanbul’un kamuoyu vicdanına havale ediyorum. Lütfen, şu zor günlerde halk sağlığından, insan hayatından daha önemli hiçbir şeyin olmadığını ve de olamayacağını vatandaşımıza en güçlü biçimde hissettirebilmek adına, hassas ve titiz olalım.”
“YEREL YÖNETİMLER ACİLEN DESTEKLENMELİ”
“Öte yandan başta, 25 Avrupa ülkesinden daha kalabalık bir nüfusa sahip olan 16 milyonluk İstanbul’umuz olmak üzere, tüm yerel yönetimler bu süreçte acilen desteklenmelidir. Hükümetin bu konuda hızlı adımlar atmasını özellikle bekliyorum. Burada söyleyeceklerim, sadece İstanbul adına değil, Türkiye’nin bütün yerel yönetimleri adına, genel ihtiyaçlar üzerine belirlediğim hususlardır. Öncelikle, her ay genel bütçeden alınan nakdi tutar, artırılmalıdır. Kesinti yapılmaması yeterli bir tedbir değildir. İnsanlara dokunan birinci el, tüm Türkiye’de belediyelerdir. Belediyelerin mevcut gelirlerinin, yani merkezi hükümetten aktarılan gelirlerin neredeyse tamamının kesildiği bir dönem yaşamaktadır. Buna rağmen, Türkiye’deki bütün yerel yönetimler, ellerinden gelen tüm katkıyı sunma çabası içerisindedir. Süreç, daha da büyüyecektir. Bu noktada, aktarılan miktardaki kesintiyi yapmama kararı, yetmez. Belediyelerimizin mutlak, artı bir aktarıma, mali desteğe ihtiyacı olduğunu, merkezi hükümet yetkililerine duyurmak isterim.”
“BELEDİYELERİN DIŞ BORÇLANMA LİMİTLERİ ARTIRILMALI”
“Belediyelerin vergi ve sigorta gibi borçları ertelenmelidir. Belediye mevzuatında var olan; özellikle dış borçlanma limitleri artırılmalı ve hazine garantisi verilmelidir. Her belediyenin, kendi özgün tavır ve davranışları, kabiliyetleriyle yurt dışında kaynak bulmasının önü açılmalıdır. Sosyal yardım limitleri kaldırılmalıdır. Salgınla mücadele konularında, ürün ve hizmet alım mevzuatı kolaylaştırılmalıdır. Bağış toplama konusunda da denetimi en üst seviyede tutularak, kolaylık sağlanmalıdır. Uzun vadeli tahvil çıkarılması için, mevzuat değişikliği ile işletme sermayesi olarak kullanımı için mutlaka düzenleme yapılmalıdır. Gıda tedarik zincirinin kırılması durumunda, ikmal ve lojistiğinin sağlanması için de her belediyemizle beraber hazırlık yapılmalıdır. Hasta sayısının hızla artacağı göz önüne alındığında, sahra hastanelerinin kurulması, ekipman ve uzman hekimlerle donatılması için mutlaka harekete geçilmelidir. Bu vesileyle hava-kara ve metro ile ulaşılabilecek en merkezi noktada bulunan ve pek çok boş-kapalı mekana sahip olan Atatürk Havalimanı’nın da hızla koronavirus ile mücadele için bir geçici hastaneye dönüştürülmesi kesinlikle düşünülmelidir. Bunu da merkezi hükümete, Sağlık Bakanlığı’na duyuruyoruz.”
“DOĞALGAZ FATURALARININ ERTELENMESİ
BOTAŞ ÖDEMELERİNİN ERTELENMESİNE BAĞLI”
“Sağlık personelinin dinlenebilmesi için sisteme entegre edilecek, otel ve yurtların maliyetinin üstlenilmesi, vatandaşın doğalgaz faturalarının ertelenebilmesi için BOTAŞ ödemelerinin ertelemesi de ekonomik olarak sağlanmalıdır. Su faturalarının ertelenebilmesi için, enerji maliyetlerinin ertelenmesi sağlanmalıdır. Yakıtlar için ÖTV muafiyeti getirilmelidir. Evde kalma süresine bağlı olarak artan çöplerin, tıbbi atıkların ve dezenfeksiyon maliyetlerinin karşılanması için sübvansiyon sağlanmalı ve vergi teşviki getirilmelidir. Belediyelerin birikmiş, devreden KDV alacaklarının diğer vergilerden mahsup edilmesi veya belediyelere ödenmesi sağlanmalıdır.”
“16 MİLYON İNSANIMIZDAN GÜÇ ALACAĞIZ”
“Bu mücadelede, İBB olarak bize ne kadar sorumluluk düşüyorsa, siz değerli hemşehrilerime de o kadar sorumluluk düşüyor. Hep birlikte başarmanın en temel kişileriyiz. Biz, 16 milyon insanımızdan güç alacağız; sizler, kurumlarımızdan güç alacaksınız ve bu süreci, hep birlikte atlatacağız. Tüm bunları, devletimizin kurumlarıyla paylaşıyoruz. Önümüzdeki dönem çok daha zor olacak. Bu zor dönemi atlatmayı, ancak ve ancak dayanışmayla aşabiliriz. Bu dönemde güçlüler zayıflara, varlıklılar yoksullara destek olacak. Bu sınavı ve zorlu günlerdeki mücadeleyi birlikte başaracağız. Birbirimize sahip çıkacağız. Bu sürecin bir parçası olmak isteyen her kurumu, her vatandaşımızı bizimle yardımlaşmak ve dayanışmak için Alo 153’ü aramaya davet ediyorum. İYKM’nin çalışmaları ve salgınla ilgili olarak şehrimizi ilgilendiren tüm konularda her fırsatta sizleri bilgilendireceğimden hiç şüpheniz olmasın. Yoğun ve şeffaf bir iletişim süreci işleyecek. İstanbul olarak, millet olarak; çok kararlı, çok tedbirli olacağız ama asla panik yapmayacağız. Derin nefes alıp, sağlıklı düşünüp, doğru kararlar alacağız. Tüm gücümüzle mücadele edeceğiz.”
“DAYANIŞMAKTAN VE BİRLİKTE MÜCADELE ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
“Sevdiklerimizi kaybetmemek için, kendi sağlığımızı tehlike altına atmamak için kesinlikle evde kalacağız. En umutsuz zamanlarda bile dayanışmaktan ve birlikte mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Sevdiklerimizden, çevremizden, şehrimizden, ülkemizden kendimizi sorumlu hissedeceğiz ve sorumlu davranacağız. Bu günleri zorunlu bir kapanma dönemi olarak, bir mahkumiyet dönemi olarak görmeyeceğiz. Aile bağlarımızı güçlendirmek ve birbirimizi daha çok anlayabilmek için altın bir fırsat olarak göreceğiz. Komşularımıza, akrabalarımıza, arkadaşlarımıza sevgimizi, ziyaret ederek değil, onlarla aramızdaki sosyal mesafeyi koruyarak gösterebileceğimizi asla unutmayacağız. Sağlığımızla ilgili yetkili ve uzman kuruluşlardan ve kişilerden yapılan açıklamalara mutlaka kulak vereceğiz, uyarı ve talimatlara muhakkak riayet edeceğiz. Sizler; en küçüğünüzden en büyüğünüze kadar, hepiniz çok değerlisiniz. Hepinizi çok seviyorum. Birlikte mücadele edeceğimizi unutmayın. Dünyanın bu değişik döneminde, dünyanın tüm kurallarının yeniden tartışıldığı, yeniden sorgulandığı ve yeni bir sürecin tanımlandığı bu değişik süreçtan, hep birlikte düşünerek, Türkiye olarak, yeni bir döneme hazırlık konusunda da en sağlıklı kalan, en başarılı işler yapmaya hazır bir millet olduğumuzu ispat etmek zorundayız. Bu anlamda birlikte mücadele edeceğiz, birlikte başaracağız.”