Konuşmasının başında, İstanbul ve Kırklareli’nde yaşanan su baskınlarında yaşamını yitiren vatandaşlara rahmet dileyen İmamoğlu, iklim değişikliği konusunun dünyanın önündeki en önemli mesele olduğuna vurgu yaptı. Küresel ısınmanın artan etkilerinin insan ve doğa hayatını ciddi anlamda tehdit ettiğine dikkat çeken İmamoğlu, “Kentlerimizi tehdit eden küresel ısınma, ki bazı ülkelerde temel güvenlik meselesi olarak ele alınıp, en ana unsurlardan birisi olarak daimi gözetilen, daimi kontrol altında tutulan, buna göre stratejiler geliştirilen bir husustur. İstanbul’umuzu da etkisi altına almaktadır” dedi. Son yağışlarda İstanbul’un belli noktalarında metrekareye 130 kilogram, kimi noktalarda ise 150 kilogram yağış düştüğü bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bu yağış oranı, normalde bir ayda yağan bir yağmurun çok daha üzerinde bir orandır. Biz bu yağışı iki saatte aldık. Bu ne demek oluyor? Bir bahane olsun diye anlatmıyorum bunu. Bundan sonra artık görüyoruz ki şehrimiz, ülkemizin başka noktaları, dünyanın başka noktaları, yağışları böyle yaşayacak. Stratejilerimizi ona göre oluşturmalıyız” uyarılarında bulundu.
“KAYNARCA DERESİ YOK!”
İstanbul ve Türkiye’nin temel meselelerinin bu sorunlara çözüm bulmak olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Beka meselesi diyeceğimiz hususlar var. İşte deprem bunlardan birisi. Küresel ısınma, iklim değişikliğiyle mücadele bunlardan birisi. Temeline baktığınızda; aslında biz, yaptığımız hataların bir nevi sonucunu yaşıyoruz. Dün sabaha kadar, neredeyse bütün arkadaşlarımızla sahadaydık. Başta Arnavutköy ve Başakşehir olmak üzere, yağan yoğun yağışla beraber yakın ilçeleri de etkisi altına almıştır. Buraya gelmeden MASKO Mobilyacılar Sitesi diye bilinen merkezi ziyaret ettim. Orada da çok yoğun etkilenen birkaç sokağındaki esnafımıza geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Kıymetli dostlar, Ayamam Deresi’ne yoğun bir yatırım yapıyoruz. Ve Ayamama Deresi, aslında kolları olan bir dere. Dün gece 02.00-02.30 gibi uğradığımız Küçükçekmece Atatürk Mahallesi’nin altından Kaynarca diye bir kolu geçer. Bu kol, İkitelli’ye kadar uzanır, Başakşehir’e doğru gider. Şimdi bu kol, bu Kaynarca deresi yok. Onun üstünde yüzbinlerce insan yaşıyor, yüzbinlerce insanın çalıştığı sanayi siteleri ve iş yerleri var. Bakınız benzer bir durum; neredeyse 1,5 milyar lira harcayarak, yani dere böyle giderken demiş ki bundan 15-20 sene önce bir belediyeci, ‘Dereyi böyle yapalım, buraya bir mahalle kuralım.’ Dereye, bildiğiniz ‘U’ gibi bir hat çizdirmiş. Ve bir mahalle kurmuşlar. Her yıl su basar burayı 10-15 senedir. Şimdi bu dereyi, yine kendi akışına getirmek için, kendi ceplerimizden, milletimizin parasıyla 1,5 milyar lirayı harcıyoruz, ki dere kendi yatağında aksın diye. Doğayla bu kadar oynarsak, derenin yatağını değiştirir, üzerine de binaları dikersek, bütün bu sorunlar, bütün bu kötülükler, bütün bu yanlışlar, teknik dışı hareketler bizi bu tür sonuçlara taşır.”
“SU BASKINLARI VE SELLE MÜCADELEYE
14 MİLYAR LİRAYI BULAN KAYNAK AYIRDIK”
Başta tarihi yarımada olmak üzere, kent genelinde su baskınlarının önüne geçmek için altyapı yatırımlarına yoğunlaştıklarına dikkat çeken İmamoğlu, “Artık milyarlarca lira diyeceğimiz, güncel değeri 13-14 milyarı bulan, sadece sellerle, su baskınıyla mücadele kaynak ayırdık ve ayırmaya devam ediyoruz. Yine burada bahsettiğim Kaynarca kolunun çözümü için de tünel projelerini bitirdik. Dereyi bulamıyoruz. Derenin üstünü kaldıramıyoruz. Yeraltına dere yapacağız. Ve oradaki yağmur sularını Ayamama’ya taşıyacağız. İstanbul’un temel sorunlarına eğildiğimiz takdirde, yapılan bütün kötülüklere rağmen, şehre ihanetlere rağmen, bu şehrin altyapısını toparlayabiliriz. Üst yapıda işleri göstermek kolaydır. Altyapıda işler gösterilmez, ama hayat kurtarır. Bizim tercihimiz gözleri boyamak değil, hayatları kurtarmak ve geleceği kurtarmak olacaktır. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“İSFALT, KAPISINA KİLİT VURULMAK ÜZERE OLAN BİR KURUMDU”
İSFALT’ın, göreve geldikleri dönemde İBB’nin ihalelerine dahi giremeyecek bir durumda olduğunu aktaran İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Yüz milyonlarca lira borcu olan hem de devlete de borcu olan, kapısına neredeyse kilit vurulmak üzere olan bir kurumdu. Bu kurumun, Kadıköy-Üsküdar sınırındaki merkezine gittiğimizde, yüzler asık, iş üretmeyen, moralsiz bir tesise gitmiştik. Şimdi ise morali yüksek, AR-GE yatırımı yapan, yenilikçi tesis kuran, çalışan insanları mutlu, piyasayla iyi ilişkilere sahip, aynı zamanda itibarlı bir kurum haline dönüştü yaklaşık dört senede. Yaptığımız her işte üretken, öncü, örnek olma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Ancak böyle kalkınabiliriz. Belediyeler, örnek kurumlar olmalı, kalkınmanın en mikro ölçekte, en kılcal damarları niteliğinde çalışan birimlerine dönüşmeli. Kaldı ki İstanbul, bu anlamda kalkınmanın temel noktalarını, temel unsurlarını içerir. Bu yönüyle biz, ülkemizdeki kalkınmanın bir sıçramaya ihtiyaç duyduğunu bilen bir ekip olarak, İstanbul’un bu sıçramanın temel motivasyonu olduğunu asla unutmadık, unutmuyoruz. İSFALT Mahmutbey üretim tesisimizde gerçekleştirdiğimiz büyük modernizasyon, işte tam da bu sorumluluğun idrakiyle hayata geçmiştir. Emeği geçen herkese, İSFALT yönetici ve emekçilerine çok teşekkür ediyorum. Umut ediyoruz, burada İstanbul’a çok faydalı üretimler yapacaklar.”
“4.0 TEKNOLOJİSİNE UYUMLU ASFALT ÜRETİLECEK”
İSFALT Genel Müdürü Korzay’ın verdiği bilgilere göre; 240 ton/saat kapasite ile çalışacak Mahmutbey Üretim Tesisi, en son teknoloji ile yenilenerek; enerji verimliliği ve kapasitesi yüksek, daha düşük karbon salımı ve ürün gamı ile çevreci, tam otomasyonla çalışabilen, asfalt 4.0 teknolojisine uyumlu hale getirildi. 3 milyon Euro modernizasyon maliyetiyle, yılda 1 milyon tondan fazla asfalt üretim kapasitesine sahip fabrika, Avrupa yakasının asfalt ihtiyacını karşılayacak. Eski tesiste sadece klasik asfalt üretiliyorken, yeni yatırım sayesinde, tesiste üretim kalitesi artırıldı ve ürün gamı genişletildi. Geleneksel asfalt üretimi dışında, tesiste; geri kazanılmış asfalt, taş mastik, mastik, poroz asfalt, renkli asfalt gibi özel ve çevreye duyarlı asfalt çeşitleri de üretiliyor. Aynı zamanda tesise; atık asfalt kütlelerinin sıcak karışımlara yeniden katılarak değerlendirildiği ‘Recycle Asfalt Üretim Teknolojisi’ adapte edildi. Bu teknoloji ile birlikte, atık asfalt kütleleri sıcak karışımlara yeniden katılarak, değerlendirilebilecek. Bu sayede doğal kaynakların aşırı kullanımı azaltılacak. Hem ekonomiye hem çevreye önemli katkılar sağlanarak İSFALT A.Ş.’nin karbon emisyon hedeflerine kısa sürede ulaşması planlanıyor. Yeni tesis, çevreci bir yapıya kavuşurken, önemli derecede enerji verimliliği de sağlıyor. Yeni teknolojik altyapı sayesinde, önceden 2 plant ile yapılan üretim, artık tek plant ile yapılabiliyor. Böylece 1 ton asfalt üretmek için sarf edilen enerji miktarı, yeni dönemde yaklaşık yüzde 60 oranında azaldı.
Konuşmaların ardından, İmamoğlu ve beraberindeki heyetin butonlara basmasıyla, yenilenen fabrikada üretilen ilk asfalt, kamyonlara yüklendi.