Merkez Siyaset
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Aralık ayının ilk oturumu yapıldı. Meclis oturumunun başında Ak Parti, CHP, MHP ve bağımsız üyelerin ortak imzasıyla ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararına karşı ortak deklarasyon yayınlandı.
‘Kudüs ilk kıblemiz’
Ortak yayınlanan deklarasyonu İBB Meclis 2. Başkanvekili Göksel Gümüşdağ okudu. Gümüşdağ’ın okuduğu deklarasyonda şu ifadelere yer verildi: “Kudüs üç semavi din içinde hakkaniyet temelli özgürlüğü ve barışı arayan Ortadoğu’nun yüreğidir. Kudüs ilk kıblemiz, Harem-i Şerif ile birlikte üç semavi dinin kutsal mekanlarıyla tarihi, kültürel, dini kimliği kazanmış olan ve bu niteliği ile dünya eserlerinin göz bebeği bir şehirdir. Kudüs’ün bu özel statüsüne sahip çıkmak, korumak, tüm renkliliği ile barış içinde bir dünyayı gerçek kılmak bakımından hayati derecede önemlidir. İsrail’in bu türden politikalarını özetleyen, Kudüs’ü başkent yapan girişimlerine bugüne kadar mesafeli duran Amerika Birleşik Devletleri’nin bu defa destek verme olarak anlaşılabilecek yola girmesi, asla kabul edilemez. Bu kabul edilemez gelişmeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni, oluşturan 80 milyonun her ferdinin Birleşmiş Milletlerin kararları hilafına, Kudüs’ün tarihi statüsünü değiştirmeye yönelik maceracı girişimleri kesin ve tartışmasız şekilde reddetme iradesini İBB Meclisi olarak ifade ve ilan ederiz.”
‘İsrail terör devleti’
Göksel Gümüşdağ’ın okuduğu ortak deklarasyonun ardından AK Parti adına söz alan AK Parti Meclis Grup Başkanvekili Temel Başalan da, İslam dünyasının Kudüs konusundaki hassasiyeti bilindiği halde alınan kararın bölge güvenliğine yönelik bir provokasyon olduğunu söyledi.
İsrail’in terör devleti olduğunu ve işgalci olduğunu belirten Başalan şöyle devam etti: “1980 yılında 478 sayılı Birleşmiş Milletler konseyinin aldığı ve altında Amerika’nın da İmzası olan belgeye göre , İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etmesi geçersizdir. Amerika’nın bu hukuk tanımaz kararını kabul etmemiz mümkün değildir. BM kararlarına uygun olmayan hukuksuz ve vicdani hiçbir dayanağı olmayan kaba kuvvete dayalı, insan onurunu hiçe sayan bu yaklaşımı kınıyoruz ve kabul etmiyoruz. Çünkü Kudüs ve Filistin meselesi yeni değildir. İsrail yönetimi Müslümanların Kudüs’teki varlığını sınırlandırmaya ve hatta sonlandırmaya yönelik kötü niyetini bölgeyi işgal ettiği 1947’den beri her fırsatta gösteriyor.1947’den beri zaten Filistin hep işgale uğramıştır.”
“Kudüs semalarında ezanın susmasına asla izin vermeyeceğiz” diyen Başalan, “Kudüs’ün yüzü elbette bir gün gülecektir. Bu kurtuluşta ne kadar çok payımız varsa, o kadar çok bahtiyar oluruz. Önce biz kendimizi her bakımdan güçlü, kuvvetli hale getireceğiz ki, mazlumların kurtuluşuna da öncülük edebilelim, bunun için hep birlikte gece-gündüz çalışmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.