“Covid-19 testlerini yaygınlaştırmak gerekiyor” başlıklı bir yazı kaleme alan Hürriyet yazarı Sedat Ergin, açıklanan test sayıları üzerinden salgının yaygınlığının tespitinin mümkün olmadığını ve test sayısının çok daha yaygın hale gelmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ergin, test sayılarındaki ani düşüş ve yükselişlere de dikkat çeken Ergin’in, Trükiye’deki test sayıları ile dünyadaki oranları mukayese ettiği yazısı şöyle:
Bir süredir koronavirus COVID-19 gelişmeleri çerçevesinde küresel bazdaki verileri izlerken Türkiye’nin özellikle test yapma kapasitesinde dünya sıralamada istikrarlı bir şekilde yukarı doğru çıkmakta olduğunu gözlüyorum.
Nisan ayının ikinci haftasına girilirken bu kategoride gerilerde, 12’inci sırada olan Türkiye sonraki günlerde test sayısını belirgin bir şekilde güçlendirerek yukarılara doğru tırmandı ve bu hafta itibarıyla altıncılığa kadar yükseldi.
Küresel sıralamaya bakıldığında ilk beş içinde yaklaşık rakamlarla ABD (5.8 milyon), Rusya (3.3), Almanya (2), İtalya (1.8) ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) (1.1) yer aldığını görüyoruz. Türkiye ise dün akşam açıklanan toplam 991 bin 613 test sayısıyla 1 milyon eşiğini yakalamış sayılır. Test sayısındaki artış oranını koruduğu takdirde Türkiye’nin önümüzdeki günlerde BAE’yi geçerek ilk beş içine girmesi şaşırtıcı olmamalıdır.
TÜRKİYE TESTİN NÜFUS İÇİNDEKİ YAYGINLIĞINDA 35. SIRADA
Ayrıca, toplam sayının yanı sıra yapılan testlerin nüfus faktörü ışığında toplumdaki yaygınlığını ölçmek de konuyu değerlendirmek açısından değişik bir bakış çerçevesi sunabilir. Her bir milyon kişilik küme içinde kaç COVID-19 testi yapıldığı sorusu üzerinden bakıldığında, toplam test sayısında altıncılığa yükselen Türkiye, bu göstergede 35’inciliğe iniyor.
Türkiye’de her bir milyon kişilik küme içinde önceki günkü veriler itibarıyla 11 bin 402 test yapılmış görünüyor. Türkiye, bu performansıyla sıralamada kendisini izleyen Birleşik Krallık, Hollanda, Sırbistan, İsveç ve Fransa gibi ülkelerle yakın bir aralık içinde konumlanıyor. Fikir vermek açısından bu sayı Almanya’da bir milyonluk küme içinde yaklaşık 25 bin, Rusya’da 22 bin ve İsrail’de 39 bin dolayındadır.
Bütün bu verilere bakınca şunu söyleyebiliriz ki, test sayısını anlamlı bir şekilde artırmış olmakla birlikte, Türkiye’nin test kapasitesinin toplum içinde yaygınlaştırılması anlamında kat etmesi gereken hala önemli bir mesafe var.
TEST SAYISINDA İNİŞ ÇIKIŞLAR VAR
Tam bu noktada son iki hafta içinde sık sık günlük 40 bin eşiğini geçmiş olan test sayısının birden düşüş eğilimine girmiş olması, ardından yeniden yukarı doğru toparlaması dikkat çekici bir hareketlilik olarak beliriyor. Geçen hafta içinde genellikle günlük 38-41 bin bandında seyreden test sayısı 26 Nisan Pazar günü 30 bin 177’ye inmiş, pazartesi günü ise 20 bin 143’e gerilemiştir. Ancak önceki gün 29 bin 230’a doğru yükselmiştir. Dün açıklanan rakamda test sayısı bu kez 43 bin 498’e çıkmıştır. Bu sayı günlük test sayısında bugüne kadar kaydedilen en yüksek eşiği gösteriyor.
Bu arada, günlük yeni vaka sayılarında da özellikle geçen haftayla birlikte bir düşüş gözlendiğini de vurgulamalıyız. Yeni vakalarda 4 binli rakamlardan 2 binli rakamlara inilmektedir.
Burada gördüğümüz yöneliş, virüse ilişkin belirtilerle şikayetçi olup hastaneye başvuran ve test yapılıp COVID-19 teşhisi konan insan sayısının azaldığına işaret ediyor. Bu, meselenin sevindirici kısmı.
Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var. Şöyle ki, vaka sayısındaki gerileme toplum açısından virüs tehdidinin –azalsa da- ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. COVID-19 virüsünü alıp bunu şiddetli belirtiler göstermeden taşıyan, bu yönüyle bulaştırma kabiliyetine sahip olan ve bulaştıran pek çok insan var.
Dolayısıyla virüsle etkili bir mücadele verilebilmesinin yolu bu insanların da tespit edilerek bir şekilde tecrit edilip, tedaviye alınmasından geçiyor.
PROF. CEYHAN’IN UYARISI: “50 BİNE ÇIKMALIYIZ”
Bu konuda etkili bir uyarı geçenlerde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Mehmet Ceyhan’dan geldi. Prof. Ceyhan, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın ‘Tarafsız Bölge’ programında önümüzdeki dönemde test yaparken artık ‘vakadan çok virüs taşıyıcılara’ odaklanmak gerektiğini vurguladı.
Prof. Ceyhan, bu çerçevede test sayısının özellikle normalleşmeye geçiş aşamasında azaltmak bir tarafa daha da artırılması ihtiyacını şu sözlerle anlattı:
“Şu ana kadar yaptığımız testlerin çok üzerinde test yapılması gerek. Özellikle tedbirleri gevşetmeye başladığımız zaman bunu mutlaka yapmamız lazım. Çünkü o dönemde artık sağlıklı insanlar ortalığa çıkacak. Düşünün, Türkiye’nin yüzde 95’ini yavaş yavaş ortama salacağız ve hiçbiri bağışık değil ve bir virüs başladığında birden bire hızla yayılan bir salgınla karşılaşırız… Bugünkünden daha fazla virüs taşıyanları tespit etmeye ihtiyacımız var o dönemde… İhtiyaç bugün de var ama o günkü ihtiyacımız farklı olacak. Çünkü bugün hiç olmazsa önemli sayıda bağışık olmayan insanı tedbirlerle uzakta tutuyoruz ama o gün dışarı çıkaracağız…”
“Öbür türlü kendimizi güvende hissedemeyiz” diyen Prof. Ceyhan, Türkiye’nin günlük 50 bin hedefine çıkmak durumunda olduğunu belirtiyor, ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın test yapma kriterlerini de bu yönde yeniden gözden geçirmesini talep ediyor.