Son günlerde Esenyurt Merkez’de bulunan Serhan Tirit Camisi kamuoyunun ilgisine mahzar oldu. Gazeteci arkadaşım Cihan Beyaz’ın gündeme getirdiği haberlerle eski yeni tüm defterler açıldı.
Esenyurt’ta camilerin altında bulunan ticari alanların kiralamaları da doğal olarak merak edilmeye başlanıldı. Yaptığım araştırmalar neticesinde ‘Esenyurt Eğitim Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı’ tarafından kiraların alınıldığı bilgisine ulaştım.
Peki; bu vakfın başkanı kim?
Hemen merakınızı gidereyim. Bahaş İnşaat’in Sahibi Müteahhit Saim Bahadır…
İddia odur ki; bu vakıf geçmiş dönem Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun talebiyle kurulmuş. Dolayısıyla; bu vakfın ne gerekçeyle kiraları aldığını elbette ki araştırdım. Camilerin ihtiyaçlarını karşılamak ve eksiklerini gidermek maksadıyla kurulduğu iddia edildi. Malumunuz her caminin altında ticarethane yok. Ama çok önemli notlarda bulunan camilerin çok değerli yerleri olduğu aşikârdır. Günlerdir birçok cami dernek başkanı, cami hocası ve cami cemaatiyle görüşerek araştırmamı yaptım.
Camilerin elektrik su gibi zaruri ihtiyaçları Cuma namazlarında cami cemaatlerinden toplanan paralarla karşılandığını dernek başkanları kabul etti. Diğer giderleri de müftülük tarafından destek olduklarını eklediler.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere; Esenyurt Serhan Tirit camisine başkanı olan Aytekin Çolak yaptığı basın açıklamasında caminin eksikleri olduğunu hatta çatısının aktığını ve tadilata ihtiyaç duyulduğunu söylemişti.
Aynı zamanda Bilal-i Habeş caminin etrafında bulunan çok sayıda dükkânın kira ücretleri yine aynı vakıf tarafından alınıyorsa ki alınıyor. O caminin eksikleri bu vakıf tarafından karşılanmıyorsa; bu vakıf bu paraları ne yaptı?
HALININ ALTINDAKİLERİ ÇIKARTIYORUZ
Gelelim detaylara; itiraf etmeliyim ki hayatımda hiç bu kadar camia cemaati, cami dernek başkanı, imam, müezzinle görüşmemiştim. Bu kadar görüştüğüm insan içinde bir tanesi de biz bu vakıftan çöp gördük demediler. Çünkü vakıftan bihaberler. Müftülüğün desteğini aldıklarını söyleyen oldu, cami cemaatinin desteğiyle yol alıyoruz diyen oldu.Belediyenin desteğini görüyoruz diyen oldu. Ama bu vakfın bize faydası oldu diyen olmadı.
Dolasıyla bu alınan kiraların nerede olduğunu sormak ve sorgulamak durumundayız. Çünkü bu durum bugüne kadar görmezden gelinip halının altına süpürülmüş. Biz şimdi halının altındakileri çıkartıyoruz.
BURADA KAMU ZARARI YOK MU?
Serhan Tirit camisinin altında bulunan AVM ve otopark için alınan kira bedeli yüz kırk bin TL olduğu bilgisini aldık. Bu meblağı Aytekin Çolak üç yüz elli bin olarak güncellediğini söyledi. Şimdi aradaki rakam on lira değil, yirmi lira değil aradaki rakam iki yüz bin TL’dir. Yani bu kamu zararı değil midir? Öte yandan Bilal Habeş camisinden alınan kiralarda bunlardan pek bir farkı yok. Üstelik oradaki dükkân sayısı oldukça fazla. Bu toplanan paraların nerede olduğunu sormayan sorgulamayan cami dernek başkanları da aslında zan altındadır. Çünkü hem kamu zararı var. Hem ortada haksız kazanç var.
BOZKURT, BOŞ YAPMAMIŞ
Çok fazla geriye gitmeye gerek yok. Geçmiş dönem belediye başkanı Kemal Deniz Bozkurt sürecini hatırlayalım. Bir Yıldız Camii krizi yaşanmıştı. Caminin altındaki bölümleri inşaat halindeyken kiraya verilmişti. Dönemin Kaymakamı Dr. Vural Karagül ve yine aynı Vakıf yöneticileri arkasında gerginlikler oluşmuştu. Zabıtalar ve Emniyet güçleri karşı karşıya gelmişti. Hem o camii için, hem Bilal-i Habeş camisi için karşılıklı davalar açılmıştı. Bozkurt o dönem açıklamasında, ‘ Camilerde, cemevleri de bizim ibadethanelerimizdir. Buralar ticarethane olarak kullanılmaz. Ancak burada olsa olsa aşevleri olur. Camilerin neye ihtiyacı varsa Belediye olarak biz karşılarız. Onların kimseye ihtiyacı yok’ demişti. Şimdi dönüp baktığımızda diyoruz ki; adam boş yapmamış.
Özellikle belirtmek istiyorum ki; şimdi buradan kimse bana hemşericilik yapıyorsun diye yürümesin. Çünkü doğru tektir. Bunu da yaşadıklarımızla görüyoruz.
Camiler Kul’un Allah’a iman ettiği, ibadet ettiği kutsal mabetlerimizdir. Bu mabetlerin ticari kazanç, dünyevi fayda elde etmek amacıyla kullanıldığının düşünülmesi bile abes ve iştigaldir. Dini inanç merkezlerinin bu denli nahoş tartışmalara malzeme olması toplumun uhrevi duygularını örselemektedir.
Hep söylerim; söylemezsem benim karnım şişer, söyleyeyim de sizin ki şişsin.
İnsanların duygularını, ibadetlerini yaptıkları yerlerde böyle para, pul işlerinin dönmesi milleti dinden soğutuyor. Bu vebal sizi rahatsız etmiyor mu? Kimse ölümsüz değil, hepimizin gideceği yer o caminin önündeki musalla taşıdır.
‘ Ey cemaat merhuma hakkınızı helal ediyor musunuz?’
Peki, şimdi sorarım size; bu işlerin içine giren çok Müslüman arkadaşlar, yarın sıra size geldiğinde hoca sorduğunda ‘ Ey cemaat merhuma hakkınızı helal ediyor musunuz?’ dediğinde ne cevap vereceksiniz çok merak ediyorum.
ALLAH SİZİ AFFETSİN!
Merkez Siyaset