Hacıbektaş Belediye önündeki meydanda düzenlenen etkinliklere katılan Özel ve İmamoğlu, önceki dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş ve coşkulu bir vatandaş topluluğuyla bir araya geldi. Hacıbektaş Gönüllü Semah Topluluğu’nun deyişler eşliğinde semah dönmesiyle başlayan etkinlikte, sırasıyla; Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Kaim, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, İmamoğlu, Kılıçdaroğlu, Baş, Bakırhan ve Özel birer konuşma yaptı.
Konuşmasına, “Seçme seçilme hakkını, kadının adı yokken, yeri yokken, ‘Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yok’ diyerek, kadını karar süreçlerinin içine dahil edip, kadın sözünü erkek sözüyle bir gören ve aynı değerde gören ve bunu tüm insanlığa öğütleyen hünkarın huzurundayız” sözleriyle başlayan Özel, özetle şu ifadeleri kullandı:
“Yapılan son seçimlerde Belediye Başkanı seçilen çok değerli Ali Kaim, biraz önce konuşmasında, teşekkürde bulundu, ülkeyi yönetenlere de sitemlerde bulundu. Kendisi şunu ifade etti: ‘Biz, üvey evlat değiliz’ dedi. Konuşmasında itiraz ettikleriyle, razı oldukları vardı. Razı olduklarının başında adını andığı, Hacıbektaş’ı birileri üvey evlat görürken, buradakileri öz kardeş bilen, başta Ekrem İmamoğlu ve tüm belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Bu topraklarda çok acı dönemler, çok acı günler, çok acı aylar, yıllar hep birlikte yaşandı. Yüzyıllardır kan, gözyaşı, zulüm, bir durduysa, üç yürüdü. Kerbela’da akan kan, Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta akmaya devam etti. Kerbela’nın direnci, sokak ortasında katledilen bilim insanlarının, sendikacıların, gazetecilerin, Berkin Elvanların, milyonların katıldığı cenaze törenlerinde o direnç vardı. Kerbela’nın yası; kimi zaman Berkin’in, Ali İsmail’in, Abdullah Cömert’in mezarının başına bir sis gibi kondu. Hünkar’ın yolundan gidenler nefis karanlığını marifet ışığıyla, gönül karanlığını aşk ışığıyla aydınlatmaya devam ettiler. Ellerine bir gün silah almadan, şiddete hiç başvurmadan, cahiliye döneminin araçlarına bulaşmadan mücadelelerine devam ettiler. Mazlumlar, zalimin kötülüğüne ne boyun eğdi ne ortak oldu ne onlara uydu.”
“MADIMAK BİR ‘UTANÇ MÜZESİ’ OLANA KADAR MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
“Camilerin ibadethane görülüp, cemevlerinin ibadethane sayılmadığı; ‘ÇEDES Programı’ altında laik eğitimin örselenip katledildiği, Kültür Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adıyla, Alevilerin kabul etmediği bir kurumun ve işleyişin oluşturulduğu ve maalesef, vaktiyle, ‘Cemevi, cümbüş evi’ diyen, cemle cümbüşü bir tutan bir anlayışın yönettiği bu ülkede, cümbüşün yerinin Kültür Bakanlığı olduğu kabulüyle, bir inancı Kültür Bakanlığı’na bağlayarak, bu hakareti, bu hor görmeyi kurumsallaştıran bir anlayışa itiraz ediyoruz. Haklı itirazlarınızın yanındayız. Madımak utancıyla, bu devlet hala yüzleşmemiştir. Madımak bir ‘utanç müzesi’ olana kadar mücadelemizi, mücadelemiz olarak hep birlikte sürdüreceğiz. Yolculuğumuz, ülkemiz için barışa, adalete, hoşgörüye, güzel ahlaka, erdeme, bilime ve umuda giden bir yolculuğu temsil ediyor. Yolumuzu, bu toprakların değerleriyle; Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin, Abdal Musa’nın, Mevlana’nın, Yunus Emre’nin ve nice eren ve evliyanın öğretileriyle aydınlatıyoruz.”
İMAMOĞLU: “HACI BEKTAŞ FELSEFESİ BENİM IŞIĞIM”
“Ben, yıllardır Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzuruna gelmenin ve burada bu manevi huzuru yaşamanın, gerçekten heyecanını yaşayan birisiyim” diyen İmamoğlu, Hacı Bektaş felsefesini kendisine bir ışık olarak gördüğünün altını çizdi. Anadolu’dan bütün dünyaya yayılan bu felsefenin merhamet, hoşgörü ve insan sevgisinden beslendiğine vurgu yaptı. “Bugün hikmetli öğretisiyle, hak ve hakikat aşkını anlatan Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzurundayız” diyen İmamoğlu, “Ancak üzülerek söylüyoruz ki, ne yazık ki bugünler, dünyanın dört bir yanında acıların yaşanmaya devam ettiği, açıkçası ülkemizde de farklı sıkıntıların arttığı, hatta tüm varlıkların can hakkını savunan Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzurunda söylemeye dilim varmıyor ama, kedinin köpeğin bile öldürülmesinin yasaya dönüşme çabasının gösterildiği günlerde Hacı Bektaşi Veli’nin huzurundayız. Bugün biz insanlar, bütün canlıların vebali üstünde olan, düşünen, üreten, duygulanan ve tabii ki sorumluluğu olan varlıklarız” ifadelerini kullandı.
“HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN YOLU, YOLUMUZDUR”
Bu sorumluluğun bütün yöneticilerin üzerinde olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Sevgiyle, akılla ve bilimle bütün sorunların üzerinden gelmemiz gerekir ve bu yönde en üst düzey çabayı ortaya koymamız şarttır. Ama ne yazık ki, farklı meziyetler göstererek üzmeyi, kırmayı, yok saymayı ve insanları kutuplaştırmayı, kavga etmeyi, kan dökmeyi dahi düşünecek kadar ve buna kendi hakkıymış gibi davranacak kadar ileri seviyede şiddeti savunanların olduğu bir ortamdayız. Ve ben şunu ifade etmek isterim ki; hep birlikte, kararlı bir biçimde bu memleketin velilerinin, değerlerinin, ermişlerinin. Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolu, yolumuzdur. Bu yol, bize birleşmeyi emreder. Bu yol, bize bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı emreder. Bu yol bize, bu memleketin içerisinde 86 milyon yurttaşımızın hiçbirisini dışarıda bırakmamayı, 86 milyon insanımızın, bu canım vatanın her varlığının, her nimetinin, her karış toprağının eşit hissedarı olmayı emreder. İşte bu yolda yürümeye kararlı insanlarız” şeklinde konuştu.
İBB VE HACIBEKTAŞ BELEDİYESİ ARASINDA PROTOKOL İMZALANDI
“Özellikle şunu söyleyeyim. Burada çok önemsenen ve her birimiz burada bulunduğumuzda onur duyduğumuz, uzun yıllardır büyük gayretlerle, ulusal ve uluslararası tarafıyla sürdürülen Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerini, bu yıldan itibaren yaptığımız bir protokol ile dünyanın, belki de medeniyetlerin beşiği olan İstanbul’umuzun, Hacıbektaş ilçesiyle, belediyemizle birlikte ‘Ev Sahibi Düzenleme Protokolü’nü yapmış olmanın da gururunu yaşıyorum. Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’nin Alevi toplumunun hafızasında, duygusunda bir var olma mücadelesi olduğunu, bu etkinlikleri gerçekleştirmek adına canla, başla, dayanışmayla mücadele eden canların birlik mücadelesi olduğunu yakinen biliyor ve hissediyorum. Bu yüzden bu etkinliğin üzerinde dolaşan, ne yazık ki iyi niyetli olmadığını hissettiğimiz ve bu konuda büyük kaygı duyan Alevi-Bektaşi toplumunun müdahalelerine dönük en güçlü iradeyi göstererek, bunları aşarak, bu güzel festivali sahipsiz bırakmamak ve en güçlü şekilde bu buluşmaları desteklemek konusunda, 16 milyon İstanbullu adına aldığımız kararı, buradan gururla, siz kıymetli katılımcılarla paylaşıyorum. En güçlü şekilde devam edecek. Hacıbektaş ilçemiz de bu değerli festival de asla sahipsiz kalmaz, kalamaz.”