İmamoğlu, bir grup mimar ile birlikte İBB’nin sembol binasında incelemelerde bulundu. İncelemeler sırasında oldukça heyecanlı olduğu gözlenen İmamoğlu, duygularını, “Şu belediye binasına geldiğimde, makamda biraz sıkıldığımda yan tarafa geçip biraz kitap okusam, en tepeye, en güzel manzarasına çıksam, İstanbul’u orada İstanbullular ile beraber izlesem, bir nevi eleştirileri dinlesem…” sözleriyle dile getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyalarının merkezine oturttuğu, “Saraçhane binasının bir bölümünün kütüphaneye dönüştürülmesi” vaadini gerçekleştirmek için ilk adımlarını atmaya başladı. Bir grup mimar ile İBB koridorlarını, odalarını ve terasını gezen İmamoğlu, heyecanını, “Gelsin İstanbullu, İstanbul’u burada yaşasın. Hayallerimle örtüşen bir yer. Hiç tereddüt etmedim binayı görünce” sözleriyle dile getirdi. “Saraçhane’nin kendi öz mimari kurulumunu çok beğeniyorum” diyen İmamoğlu, yaptığı açıklamada, “Fakat bugün itibariyle İstanbul’un belediye yapılanması ve sınırlarına baktığımızda, personelin çalışma ortamının zaten böyle bir binada olması şansı yok. Artık, belediye binası kavramı dünyada değişti. Özellikle siyasi yönetim ve toplum iç içe olması gereken, iç içe karar vermesi gereken alanlara dönüştü” şeklinde konuştu.
“KİTAP OKUYAN İNSANLARLA MECLİS İÇ İÇE OLMALI”
İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde meclis toplantıları için gelip giderken, “Ya burası bir kütüphane olmalı ve kütüphaneye gelen insanlarla meclis iç içe olmalı” dediğini aktaran İmamoğlu, şunları söyledi: “Daha sonra biz, bunu daha kuvvetlendirdik. Bu fikri, öndeki meclisin olduğu binada, belediye başkanı, meclis, bir takım demokrasi kurullar olarak tasarladık. Yani örneğin inanç masası, örneğin turizm masası, üniversite temsilcileri gibi heyetlerin bir arada çalıştığı bir mekana dönüşmesi. Bu arka binanın da tümüyle, kütüphane olması. Tabii yeni nesil bir kütüphaneden bahsediyoruz. Dijital bilgilere ulaşabilme, birtakım verilere erişebilme ve bunun gibi birçok konunun burada var olduğu bir kütüphaneye dönüşmesi. Özelikle çevreyle bütüncül bir yaklaşımla, arkadaki medreseyle birleşmesi, yandaki arkeolojik park ve diğer parklarla bütünleşik bir çalışmayla aslında İstanbul halkının farkında olmadığı bir mekanı, bir anda İstanbulluların kalbinin attığı bir yere dönüşmesini sağlamak amacımız. Bu, bir yandan da İBB’yi yönetenlerin aslında kime dönük çalışmaları gerektiğinin, kime hizmet etmeleri gerektiğinin de daima gözlerinin önünde olmasını sağlayacak. Yapının bu anlamda gerçek anlamına kavuşacağını düşünüyorum. Bir yandan da tarihi duruşuna değer katmış olacak.”
“İSTANBULU’U, İSTANBULLULAR İLE BİRLİKTE İZLESEM…”
Saraçhane binasının 1950’lilerin simge binalarından bir tanesi olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bu kavramlarla İstanbul’un en büyük kütüphanelerinden birisini var etmek istiyoruz. Arkadaşlarım buna çalışıyorlar. Hızlıca halledebileceğimiz bir karakteri var. Kültür varlığı olması açısından da ana strüktürüne çok dokunmadan, belki de ilk pozisyonuna döndüreceğimiz alanlarla beraber, daha kimlikli, daha nitelikli hale dönüşmesini sağlayacağız. Bu yönüyle ben de heyecanla, iple çekiyorum” şeklinde konuştu. İmamoğlu, binayla ilgili hayallerini, “Şu belediye binasına geldiğimde, makamda biraz sıkıldığımda yan tarafa geçip biraz kitap okusam, en tepeye, en güzel manzarasına çıksam, İstanbul’u orada İstanbullular ile beraber izlesem, bir nevi eleştirileri dinlesem… Hatta İstanbul’u ziyarete gelen turistlerin için de iyi bir destinasyona dönüşeceğini düşünüyorum buranın. Onların, ‘Gelip görmeliyiz. Ne güzel bir kütüphane. Ne güzel İstanbul seyrediliyor’ diyebileceği bir merkeze dönüşebileceğini düşünüyorum. Hızlı hareket edeceğiz. Bazen söylediğim gerçek oluyor. Sanki burayı, 2020’de İstanbulluların hizmetine açabiliriz diye hayal ediyorum” sözleriyle dile getirdi.