Mevlana ne güzel söylemiş; “Cahille girme münakaşaya; Ya sinirini zıplatır tavana, ya da yazık olur adabına” diye…
Bir kez daha doğruların altını kalın çizgiyle ifade edelim.
Gizlenmek ve örtülmek istenenleri duydukça ve ciddiyete kavuştukça açıklamaya ve yayınlamaya devam edeceğim.
Şu sevinecekmiş, bu üzülecekmiş diye düşünmek yerine hızlı ve doğru bir şekilde okuyucularımıza ve takipçilerimize aktarmaya devam edeceğim.
Önceki gün belirtmiştik tekrarlamakta yarar var.
Kimsenin adamı olmadık, efendimiz de olmadı.
Duyduğumuz, bildiğimiz gerçekleri de hiç bir zaman açıklamaktan ve paylaşmadan da çekinmedik.
Duyduklarımızı, gördüklerimizi, iddiaları yazdık.
Yerel seçim gündemi siyasetin önceliği haline geldi. İttifaklar, aday adayları, adaylar. Her gün yeni bir durumla karşı karşıyayız.
Yazdığımız sansasyonel haberler muhatapların TARAFTARLARI’nın ve FANATİKLERİ’nin hoşuna gitmedi.
Türkiye’de ilk defa Binali Yıldırım ve AK Parti İstanbul İl Başkanı arasında geçtiği iddia edilen tartışmayı gündeme taşıdım.
3 gündür ülkenin gündemi. Bu iddia yüzlerce köşe yazısına ve habere ilham oldu.
İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak’ın il başkanlığından istifa edeceği iddiasını gündeme taşıyan ilk isim olduk.
İstanbul’un gündemi 2 gündür yerine getirilmesi düşünülen Metin Külünk ve Mevlüt Uysal isimlerinin muhabbetleriyle çalkalanıyor. Şenocak’ın İstanbul’da bir ilçeye belediye başkanı adayı yapılacağı da tartışılıyor.
Şunun altını bir kez daha çizelim. Gazeteci olarak da gözlemlerimi yazıyorum. İddiaları dinliyor ve araştırıyor bunun üzerine analizler yapıyorum. Yaşanan gelişmeleri okumaya çalışıyorum. Yanlış değerlendirmeler ve yanlış okumalar yapıyor muyum? Minnacıkta olsa onun cezasını çekiyorum.
Ancak inanmadığım bir fikri, değerlendirmeyi birilerine yaransın diye de asla yapmıyorum.
İstanbul’u yazarken AK Parti içerisinde ki gelişmeleri özellikle takip ediyor ve okuyucularımıza sağlıklı bilgi vermek adına hassas bir çalışma yürütüyorum.
Yaşadığım, doyduğum, okuduğum, top oynadığım, gezdiğim, yüzdüğüm güzel anılar biriktirdiğim Esenyurt, Beylikdüzü, Avcılar, Büyükçekmece ve Küçükçekmece ilçeleri hakkında istihbarat topladıkça analizlerimi daha belirgin yapmaya çalışıyorum.
Bölgede, iktidar partisi AK Parti’de hem de Ana Muhalefet partisi CHP’de ki siyasi aktörleri iyi tanıyorum.
Hangi partiden kim aday olur ya da kim kazanır beni çok ilgilendirmiyor. Ben bu partilerin doğru aday göstermedikleri takdirde seçimi kazanamayacaklarını belirtiyorum.
AK Parti kimi aday yapar? Onların sorunu.
CHP kimi gösterirse kazanır? Bizim fikrimizi sormazlar lakin analiz yapıp düşüncelerimi paylaşıyorum.
Gazeteci, bir olayı habere dönüştürürken; gerçeğin özünü yakalamaya çalışır, aktarımların kökenine iner, var olan detaylardan hiç birisini yok saymaz, kimseyle aynı fikirde olduğunu belirtmez, hiç bir bilgiden kendince sonuçlar çıkarmaz, insanları ve olayları tek tipleştirmez, yargılamaz, dışlamaz.
Gazeteci, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışırken toplumun çeşitli kesimlerinden insanlarla ilişkiler kurar. Politikacılar, sanatçılar, üst düzey bürokratlar ve popüler yıldızlarla aynı mekanlarda olabilir gazeteci. Onları kendi mekanlarında ziyaret edebilir, saatlerce baş başa kalarak röportajlar yapabilir. Mesleğin doğasından gelen bu ilişki biçimi, kimi zaman gazeteciler tarafından yanlış bir biçimde “kendilerine özel” bir ilişki olarak algılanabilir. Bu doğru değildir. İnsanlar gazetecilerle temsil ettikleri yayın kuruluşunun temsilcisi olarak ilişki kurarlar. Bu nedenle, gazetecilik adına kurulan ilişkileri şahsi menfaatler adına kullanmak, çıkar sağlamak yanlıştır. Gazetecilik, bu nedenle sık sık “temas ve mesafe” mesleği olarak tanımlanır. Yani gazeteci ilişki kurar, ama ilişki kurdukları ile hep belli bir mesafeyi korur.
Neticeye gelirsek istihbaratları, iddiaları, konuşulanları ince eleyip sık dokuyarak yazmayı sürdüreceğim.
Siyasetin kaygan ve hastalıklı hali bazen bizleri yanıltabilir lakin zeki ve ahlaklı okuyucularımızın bunlara müsamaha göstererek hoş görüyle bakacağına inanıyorum.
İmam Şafi’nin bir nasihatinde “ne zaman akıllı bir adamla tartışsam ikna ettim, ne zaman ahmak bir insanla tartışsam mağlup oldum” derken, bizler için olaylara sadece kendi penceresinden bakan insanlarla polemik ya da tartışmalara girmek zaman kaybından başka bir şey değildir.