Ülkemizde yerli film ve diziler oldukça yaygındır ve bu olay eskilere dayanmaktadır. Sinema sektöründe kendisine güçlü bir yer edinmiş olan ülkemiz, yine Türk izleyiciler tarafından geçmişten bugüne kadar çokça beğenilip izlenmiştir. En önemlisi geçmişten bugüne kadar birçok oyuncu, yönetmen ve yapım geçmiş her birinin ülkemiz için önemli bir yeri bulunmaktadır. ABD için Hollywood ya da Hindistan için Bollywood ne ise Türkiye içinde Yeşilçam’da odur diyebiliriz. Yeşilçam tam olarak Türk sinema tarihinde 60 yıl boyunca kendini korumuş ve bugün bile hâlâ zaman zaman televizyonlarda bu filmleri görebilmekteyiz. Bu geçen 60 yılda tabi ki Türk sinemasına çok şey katan Yeşilçam, günümüzde artık olmasa da farklı yapımlar ile bu yola devam edilmektedir. Her şeyden önce Türkiye birçok konuda olduğu gibi sinema sektöründe de aslında kendisini diğer ülkelere göre biraz daha fazla geliştirmesi gerek. Özellikle Türk yönetmenlerin ve yapımların daha fazla çaba göstermesi gerek. Zira ülkemizde daha çok aşk temalı dizi ve filmler ön plana çıkmıştır. Her ne kadar Türk tarihi konularını da görmüş olsak yerli sinemada, bunlar pek yeterli değil. Özellikle yerli filmlerde bilim kurgu adına çok ciddi yapıtlar görememekteyiz. Örneğin psikolojiye hitap eden değişik yapımları pek görememekteyiz. Bu bilgiler ışığında anlaşılıyor ki yerli sinema birçok konuda iyi yapımlar ile izleyiciler ile buluşsa da geniş anlamda çok iyi bir yer edinmiyor.
Yerli filmler aşk temalı filmlerden geçilmese de, izleyicilerin aşk tarafı her zaman ağır basıyor ve izlemeye devam ediyor. Bu da yerli sinemasında bolca aşka rastlamamıza neden oluyor. Bu tarzda filmleri yönetmenlerimiz yetenekli bir şekilde başarıyor. Aşk ile alakası olmayan bir izleyiciyi bile ekran başında tutabilir. Öte yandan da yerli sinema da son zamanlarda başka yapım ile birlikte birleşerek daha farklı bir yapım oluşturuyor. Özellikle asker tarzındaki yapımlar ile aşkı birleştirerek izleyiciye daha da fazla ekran başında tutuyor.
Yerli filmlerde, Yeşilçam’dan da anlaşılacağı üzere bu işe çok değer veriliyor. Her ne kadar değişik yapımlara giriş yapılmasa da fazla, bu işte gerektiğinde yönetmenler çok iyi iş çıkartıyor. Nitekim korku filmleri olsun çok güçlü bir şekilde işleniyor. Özellikle yerli izleyicinin, yerli korku filmlerine olan ilgisi bir türlü bitmek bilmiyor. Yeter ki korku filmi ya da diğer yapımlar olsun bir şekilde kalite kokusu olduğu zaman izleyicinin her zaman göz bebeği olmaktadır. Yeterince incelenirse yerli filmlerinin de çok olduğu görülmektedir. Her zaman, zamanına göre izleyicinin ihtiyacını bulup ona göre yoğunluk gösteren yerli film sektörünün batması imkansızdır ama aynı senaryoları izleyicinin önüne koyarak ta yerli sinemanın gelişmesi imkansızdır. Bilim kurgu filmleri için https://www.realfilmizle.com/filmler/bilim-kurgu-filmleri/ adresine bakabilirsiniz.
Yeşilçam filmleri o zamanın izleyicilerine göre gayet başarılı ve çokta beğenilen yapımları içermektedir. Her ne kadar günümüzde o filmlere göz attığımızda çoğu sahnenin, yapmacık ve izleyiciye inandırıcı gelmediği görebiliriz. Bu esasen oyuncunun iyi oynayamamasından ziyade, o zaman sinema çekim bilgisine göre ve teknolojik olarak yetersiz kalmasından dolayı böyle bir duruma girilmişti. Ancak o zaman bu tarz sorunlar normal gözüküyordu. Günümüzde de ise artık oyunculuk bilgisi ve eğitimleri gelişmiş, yeni çekim teknikleri gelişmiş, çok daha güçlü ve kaliteli görüntüler kendisini geliştirmeyi başaran yerli film sektörü, daha da gelişmeye devam etmektedir. Nitekim her ne kadar görüntü yönünde kendisini geliştiren yerli sinema, efektler konusunda çok ileri seviyede bilgi birikimine sahip değildir. Sonuç olarak Yeşilçam’dan bu yana yerli filmlerde birçok açıdan kendisini önemli ölçüde teknolojinin gücü altında geliştirdi.
Özellikle sosyal medyada ünlü insanların kendi karakterlerini oluşturup amatörcede olsa, bir şekilde izleyici tarafından beğeni toplayabiliyor ve ilerleyen zamanlarda da profesyonel şekilde film sektöründe yerini alabiliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere bir nebze de olsa, yeni bir şeylerin ortasında çıkması daha kolay oluyor. Bu şekilde de yerli film sektörü oldukça gelişim göstermektedir. Nitekim bu olay teknolojinin ve internetin hayatlara çok kolay bir şekilde girmesi ve ulaşılmasından dolayı kaynaklanır. Bu iş aynı zamanda yönetmenlerin işlerini de kolaylaştırır. Zaten üretmeyi bir kenara bırakmış yerli sinema sakinleri, bu amatörce oluşturulmuş karakterlerde ki geleceği görüp o yönde profesyonel bir çalışma yapması, bu sektöre birçok şey katabilir. Sonuç olarak profesyonel ve ya amatör olarak çekilen filmler, farklı fikirler bu sektöre bir şeyler katabilme potansiyeline fazlası ile sahiptir. Tek yapılması gereken şey bu amatör filmlerin yetenekli insanlar tarafından keşfedilmesidir.
Yerli sinemanın en büyük eksikliklerinden birisi, Türk filmlerinde kullanılan efektlerin çok zayıf kalması. Bu da doğal olarak neden yerli filmlerimizde bilim kurguya pek rastlamadığımızı gösteriyor. Aslında detaylı incelersek, yerli yapım olarak bilim kurgu tarzında filmleri ve dizileri görebilmekteyiz. Ancak bu tarz filmler genellikle çocuklara yönelik ve ya komedi tarzında filmlerden öteye gidemiyor. Bu açıdan bakıldığında basit yabancı bir bilim kurgu tarzında film ile karşılaştırılamayacak kadar kötü durumda diyebiliriz. Zira bu konu doğrudan gelişen teknoloji ile alakalıdır. İyi bir yönetmen, güçlü bir senaryo ve usta oyuncular da olsa, filmlerde kullanılan efektlerin vasatlığı, filmin tüm büyüsünü bozmaktadır.
Dünya çapında hangi yapımlara göz atılırsa aşkın olduğu hep bir gerçektir. Şayet aşksız bir yapım bugüne kadar bir elin parmağını geçmez. Yerli filmleriz içinde bu iş, bu şekildedir. Ancak yerli filmlerde abartı denilecek şekilde çok fazla aşk konulu filmler ve diziler çekilmektedir. Belki de yerli sinemanın kendisini ülkelere göre çok daha fazlasıyla ön plana vuramamasının sebeplerinden birisi de bu olabilir. Özellikle aşk üzerine kurulmuş bir sürü yapımı bulmak son derece mümkündür. Gerekse Yeşilçam yapımları olsun, gerekse günümüzdeki yapımlar olsun izleyicinin hayatı boyunca bu olgu hiç eksik kalmıyor. Nitekim şu son yıllarda durum daha da vahimleşerek iyice aşk temalı film ve diziler, izleyicinin kafasında daha da kazınmaktadır. Her ne kadar izleyiciler bu durumun farkına varmasa da olaya uzaktan bakıldığında, bu gereksiz abartının yerli filmleri ilerleyen dönemlerde daha çok geri planda bırakacaktır.
Genellikle yerli filmlerde işlenen aşk temalı konular üzerinde farklı senaryolara gidiliyor ama bu yerli sinemanın gelişmesinde çokta fazla bir yol oynamıyor. Zira yapımların temalarını kökten değiştirecek sıra dışı yapımların Türkiye’de olması, yerli filmlere çok şey katar. En azından aynı yemeği ısıtıp izleyicinin karşısına koymaktan daha farklı bir şey yapma çabası bile yerli filmleri olduğu yerden daha fazla ileriye götürmektedir. Zira Türk izleyiciler olsun ya da yabancı izleyiciler olsun, bir şekilde gerilim, fantastik, bilim kurgu, psikolojik tarzda ve bunun gibi çok değişik yapımlar ile de yerli filmlerde bunları görmek isteyeceklerdir. Yeni yeni yabancı sektörde de bazı yerli filmlerimiz dikkatlerini çekse de, bu güçlü bir ilerleyiş olmamaktadır. Yerli sinemanın geniş kitlelere ulaşmaya ihtiyacı var. Yerli sinema aşk konusunda uzman olsa da, diğer yapım türlerinde emeklediğini söyleyebiliriz. Öte yandan özellikle ABD filmleri tüm dünya da kendisini göstermektedir. Elbette yerli filmler ile ABD filmleri kıyaslamak pek doğru olmaz ama diğer yabancı kaynaklara bakarsak, yine önemli yapımlar ile dünyada izlendiğini görebilmekteyiz. Hindistan bile bilim kurgu filmi yapımlarında oldukça çok daha iyi bir yerdedir. Her ne kadar Hindistan sahnelerinde abartı kullansa da bir şekilde kendi adını duyurabiliyor.
Yerli filmlerde farklı bir yapım olmadığı gibi yeni bir şeyler de üretilmiyor. Esasen farklı bir yapım ile yeni bir şeyler arasında farklılıklar vardır. Örneğin aşk konusunda farklı bir senaryo izlenilmesi, farklı bir yapımı ortaya koyar. Ancak kökten bir değişiklik içeren yapımlar ise üretilmiş yapımlardır. Genel de yerli filmin sorunu esasında başka bir yapımdan esinlenerek yapılarak izleyicinin önüne koyulur. Zaman zaman yabancı sinemasında da bu durumu görsek te su durum sanıldığından çok daha kısa sürer ve arkasından orijinal yapımlar ortaya çıkartılır. Tabi ki bu ülkesinden ülkesine göre değişim göstermektedir. Örneğin ABD filmlerine bakarsak, dünya çapında izlenildiğini görebiliriz. Esasında ABD’nin film sektörüne bakarsak temelinde bir konu üzerinden ilerler: ABD’nin süper güç olduğu ve dünyanın başı belaya girdiğinde bu tehlikeyi ABD ordusundan başka hiçbir ordunun gücünün yetmeyeceği algısı oluştururlar. Bu gerçek bir algı değildir tabi ki, çünkü aynı mantıkla yerli film sektörüne bakarsak en büyük aşkların Türkiye’de yaşanılması gerekiyordu. Korku filmleri için https://www.realfilmizle.com/filmler/korku-filmleri/ sitesine bakınız.
Aşk konusunda olduğu gibi korku yapımlarında da yerli filmler tek bir konu üzerinden gidiyor. Özellikle Türk gelenek, görenek ve dininden dolayı birçok yapımda cinleri konu alan filmler görmekteyiz. Yeni vizyona girecek olan korku filmlerinde bile çok rahatça aynı konu üzerinden devam edildiğini görebiliriz. İzleyiciler tarafından da oldukça beğenilen bu tarz filmler, yönetmenleri daha çok bu konu üzerinde kalmalarını sağlıyor. Yine yabancı yapımlara bakıldığında bu tarz yapımları sıklıkla görebilmekteyiz. Ancak yabancı yapımlar tek bir konu üzerinde kalmaktan ziyade, farklı bir şeyler üreterek yeni tarzda korku filmlerini içeren yapımlar da yapmaktadır. Yabancı filmlerde cinler yerine, zamanında haksızlığa uğramış olan ruhların o bölgeyi lanetlemesi şeklinde ilerler. Nitekim Elm sokağında kâbus tarzı bir filmde korku filmleri arasında değişik bir yapıya sahiptir. Tüm bunların ışığında yerli filmlerde korku adına değişik yapımlar görmek istiyoruz.
Elbette yerli filmlerin iyisiyle, kötüsüyle bir şekilde kendi yapısını ve izleyiciler üzerindeki algısını oluşturmuştur. Tabi ki bunlar yine yerli izleyiciler tarafından gerçekleşmiştir. Türk sinema tarihinin en başından günümüze kadar, izleyicisi tarafından yavana atılmamış ve bu geçen uzun süre zarfında yerli filmler çok güzel