Doğum gününe denk gelen açılış töreninde konuşan İmamoğlu, “Göreve geldiğimizden bu yana, İstanbul’a yeni bir değer katma konusunda özenli çalıştığımızı ifade edeyim. Her gün İstanbulluların bir sorununa çözüm üretmek ve aktif bir belediye olmak için yoğun çaba içindeyiz. Bu çabanın içinde sizler de varsınız. Çünkü 16 milyon insanımızın bir üretim mekanizmasıdır belediye yönetimi ve işleyişi. Sizler sahibisiniz, bizler emanetçisiyiz. Bizi seçtiniz ve biz size layık olmaya çalışıyoruz. Ve bu layık olma konusunda elbette kararlıyız” dedi.
“İSTANBUL’LA DERTLENEN, SORUNLARINA ÇÖZÜM
ÜRETEN BİR SÜRECİ YÖNETMEYE DEVAM EDİYORUZ”
Ekonomik kriz ve pandemi dönemine denk gelen bir süreçte görev yaptıklarını aktaran İmamoğlu, “Aktif olmak, hiç durmamak, sabah-akşam değil, 7/24, 365 gün, çalışanlarımızla birlikte İstanbul’la dertlenen, İstanbullularla dertlenen, sorunlarına çözüm üreten bir süreci yönetmeye devam ediyoruz. İsteğimiz; 16 milyon insanın, sahibi olduğu bu kentin her imkanından maksimum şekilde ve hak ettiği şekilde faydalanabilsin. Ve bu kavramlar aslında insanların hayatlarını çok değiştirir. Milyonlarca metrekarelik yeşil alanı şehrimize kazandırmak, bu dönem içerisinde bizim için gurur vesilesi. Aktif alanlarımızın anlamı, uzaktan görüp, yanına bile yaklaşamamak, hatta yakınından bile geçememek değil; bizatihi içine girip, oradan faydalanmak, onu hissedebilmek, ona dokunabilmek. Doğanın o tadını çıkaracağımız yerler gibi, aktif yeşil alanlar gibi, bir de aktif tarihi alanlarımız var. Onları da hayata katmak için yoğun çaba içindeyiz” diye konuştu.
“EMANETLERİ AÇIĞA ÇIKARIP DÜNYAYA SERVİS ETMEKLE YÜKÜMLÜYÜZ”
“Biz o emanetleri açığa çıkarıp dünyaya servis etmekle yükümlüyüz” diyen İmamoğlu, “İşte burası, çok özel bir yer. 1880 yılında kurulan Yedikule Gazhanesi’ni, farklı fonksiyonlarla, özellikle yanı başımızdaki mahalle başta olmak üzere, bütün İstanbul’a kazandırmak, özenli bir çalışma sonucunda ortaya çıktı. Burası 1880’den başlıyor, 1993 yılında hizmet dışı kalıyor. Ama uzun süre buraya açıkçası çok da uğranmıyor. Ne yazık ki yıllarca çöplüğe dönmüş bu sahayı, bütün dünyanın gezmesi için hazırlıyoruz. Milyonlarca turistin ilave olacağı bir destinasyona dönüştürüyoruz bu bölümü. Ve burası, İstanbulluların sosyal yaşamlarını zenginleştirecek, maddi kazançlarını arttıracak, kültürel yaşamlarını farklılaştıracak ve hayallerini bu kentte kurma konusunda da cesaret verecek bir dönemi ortaya koyacak” şeklinde konuştu.
“EMANET MİRASA SAHİP ÇIKTIK”
“Biz aslında biraz mirasyedi dönemine son verdik” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu dönem, bu şehrin tarihine, kültürel zenginliklerine, ecdat yadigarlarına ilgisizliğe karşı başka bir duyarlılık sürecini ortaya koyduk. Biz bu sürece kazanç, rant, siyasi çıkar değil, kentin değerini arttıran, aslında huzur veren işlere yapmayı, insanların bu anlamda bu kentin gerçek sahibi olduklarını hissettirme gayretiyle ortaya koyduk diyebilirim. Mirasyediliğe son verdik, ama başka bir şey yaptık. Emanet mirasa hep birlikte, kararlı bir şekilde sahip çıktık. Sahip çıkmaya da devam edeceğiz. Emanete sahip çıkmak çok önemli. Yani bu şehre, bu ülkeye, bu dünyaya emanet olarak bakıp, ona sahip çıkmak, onu ezip büzmeden, hırpalamadan, yok etmeden aksine güzelleştirerek, iyileştirerek saf haline dönüştürerek bu dönemin ihtiyaçlarına hizmet etmesini sağlayarak çocuklarımıza, onların çocuklarına aktarabilmek ne kadar asil bir görev. Bu asil göreve hep birlikte layık olalım lütfen. Biz çalışacağız, siz destek olacaksınız inşallah.”
“İSTANBUL’U, 16 MİLYONUN AŞKIYLA SEVİYORUM”
“Her ne kadar İstanbul’a dair kişisel arzular, hayaller kurulsa da ben öyle kurmuyorum. Benim kişisel bir hayalim, kişisel bir aşkım yok İstanbul’a. Ben İstanbul’u, 16 milyonun aşkıyla seviyorum onu söyleyeyim. Türkiye’yi de 86 milyon insanımızın aşkıyla sevmek gibi. Zaten esas olan öyle bir aşktır, öyle bir sevgidir. Bireyselleşmemeli, toplumsal olmalı. Ben o kavramlarla bu şehre ve bu ülkeye tutkuyla bakan, milletimizin her bir ferdine duyduğum saygıyla, özenle görevimi yapmaya ve hiçbir sorumluluktan kaçmamaya da devam edeceğim. Ayrıştırma duygularının, geçici kazanımlar elde edebileceği bir gerçektir. Bunlar olur. Ama gerçek olan, kalıcı kazanımların gerçek sevgiyle ve bütün duygularla mümkün olduğunu da biliyorum. Gerçek sevgi ve bütünleştirici duygu, toplumu yüzyıllar boyu, hatta bin yıllar boyu ayakta, dimdik ve bir arada tutar. Ayrıştırıcı duygular, size bir an için kazanmışlık hissi verir. Bir dönem kazanırsınız. Ya da birkaç yıl, birkaç dönem. Ama esas olan; esas hedeften, esas menzilden asla vazgeçmemektir.”
1880’DE AÇILDI, 1993’TE KAPATILDI
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat da konuşmasında Yedikule Gazhanesi’nin yapılış süreciyle ilgili detaylı bilgiler paylaştı. 1880 yılında kurulan Yedikule Gazhanesi, sosyal hizmet için İstanbul’da kurulan ilk havagazı fabrikası oldu. Gazhane, uzun yıllar boyunca tarihi bölgenin aydınlatma ihtiyacını karşıladı. 1993 yılında, şehirdeki diğer gazhane yapılarıyla birlikte, hizmet dışı bırakılan gazhane; 78.475 metrekarelik bir alana inşa edilen kömür-havagazı üretim yapıları, katran ayırıcılar, vinç, imbik kazanları, yıkama tesisi, ambar, kantar binası, idari binalar, gaz depoları gibi birimleri bünyesinde barındıran bir tesis görevi gördü. Sonraki yıllarda hafriyat döküm alanı ve otobüs park alanı olarak da kullanılan Yedikule Gazhanesi yapılarından bazıları, zaman içinde tüm işlev ve donanımlarını yitirirken, bazıları da günümüze ulaşmayı başardı.