Makalesinde İstanbul’da bir başarı hikâyesi yazılacaksa Esenyurt’ta yazılması gerektiğinin altını çizen Özer; “Rantçı değil halkçı belediyeciliğimiz yurttaş tarafından benimsendi. Bu durum hem motivasyonumuzu hem de sorumluluğumuzu artırıyor. Amacımız Esenyurt’un olumsuz imajını silmek. Hedefimiz, birikmiş sorunlarını çözerek burayı 21. yüzyılın parlayan ilçesi haline getirmek.” olduğunu kaleme aldı.
İşte Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in “Esenyurt’ta halkın yararına yeni bir model” başlıklı yazısı:
“Bir zincirin gücü en zayıf halkası ile ölçülür. Bir kent için de bu genel kural geçerlidir. Bu anlamda yaşanan sorunlar nedeniyle İstanbul’un zayıf halkası ve en stratejik yeri Esenyurt’tur. Eğer İstanbul’da bir hikâye yazılacaksa bu hiç kuşkusuz buradan yazılacaktır.
Bu hikâye İstanbul’un kentleştiği ve kentlileştiği yerlerde yazılamaz. Çünkü bu alanlarda hem kentleşme hem de kentlileşme bir biçimiyle gerçekleşmiştir. Kentleşmenin ve kentlileşmenin gerçekleşmediği yer Esenyurt’tur. Bunun da çeşitli nedenleri vardır.
Esenyurt, 1989’da bir köyden beldeye, ardından 2008’de ilçeye dönüşmüş. 2009’da nüfusu 373 bin iken 2019’da resmi verilere göre nüfus 1 milyona ulaşmıştır. Üstelik bu yalnızca kayıtlı nüfustur. Gerçekte nüfus 1,5 milyondur. Bu artışın adı ne yazık ki kentleşme değil “demografik şişmedir.”
‘KENTLEŞME VE KENTLİLEŞME’
Esenyurt’ta hem dış göç olmuş hem de dramatik dalgalar şeklinde iç göç yaşanmıştır. 101 ülkeden insanın yaşadığı, 80 dilin konuşulduğu bir yerdir Esenyurt. Bu yanı ile küçük bir Birleşmiş Milletler gibidir. Öte yandan Esenyurt 81 ilimizden göç almıştır. Bu manada İstanbul küçük bir Türkiye, Esenyurt ise küçük bir İstanbul’dur.
Bu nüfusun göçle oluştuğu göz önüne alınırsa bir başka sorunla karşı karşıya kaldığımız görülür. Köyden büyük umutlarla buraya göç edenler, köylü olmaktan çıkmış ama yeterli olanaklar olmadığı için şehirli de olamamış, arada kalmışlardır. Üstelik büyük umutlarla buraya akın eden insanlar umduklarını bulamamış, umutları kentin beton bariyerlerine çarparak tuzla buz olmuş melodramatik bir kopuşun pençesine düşmüşlerdir.
Dini cemaat ve tarikatlar bunu fırsat bilerek bu kitleler üzerinde bir patronaj oluşturmuş, bazı siyasi partiler de bu durumu değiştirmek yerine bu kitleyi birer oy deposu olarak kullanmıştır.
Bu hızlı nüfus artışı “kentlileşme” ile ilgili sorunları ortaya çıkardığı gibi kentleşme ile ilgili sorunlar da ortaya çıkarmıştır. Kırk yıldır çarpık kentleşme, işsizlik ve yoksulluk adeta buranın kaderi haline gelmiş, getirilmiştir. Bunu kabul etmiyor, itiraz ediyoruz; bu kaderi biz değiştireceğiz.
Ne ki Esenyurt’un güçlü ve zayıf yanları var. Burada bir yandan 3 bini aşkın fabrikayla Türkiye gayrisafi milli hasılasının yüzde 7’sini üretilirken diğer yandan akşam evine ekmek götürmenin derdinde olan yüz binlerce yoksul insan yaşıyor.
Ayrıca kara, deniz, demiryolu ve havayolu kavşağında yer alan ilçemiz bir lojistik ve ticaret merkezi. İşsizliğin dayanılmaz boyutlara ulaştığı Esenyurt’ta 300 bin genç yaşıyor. İş insanları eleman bulamamaktan yakınırken işsiz gençlerimiz günlerini boş tüketiyorlar. Bu sosyoekonomik durum uyuşturucu, kadın cinayetleri ve mafya çatışmalarını besleyen bir vasatı oluşturuyor ne yazık ki.
SOSYAL BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI
Bu tablo karşısında ne yapıyoruz? Güçlü yanlarımızı geliştirerek bu olumsuzluklara savaş açtık. Kentte yaratılan katma değerin tabana yayılması için çalışmalar yapıyoruz. Yoksul ve kimsesiz insanlara sosyal belediyecilik anlayışıyla yardım eli uzatıyoruz. Bu anlamda 3 aşevi açtık, 2 kent lokantası açma çalışmalarımız devam ediyor. 20 bin aileye gıda paketi yardımı yaptık. 1 kreşi hizmete açtık, 4 kreşin temelini attık, 11 kreşi daha tamamlamak istiyoruz. Esenyurt’ta on binlerce insana nakdi yardım yapıyoruz.
Öğrencilerimize yeni eğitim ve öğretim yılında belediyemiz tarafından 10 bin 600 adet, İBB desteği ile de 15 bin adet olmak üzere toplamda 25 bin 600 adet okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıttık. İhtiyaç sahibi öğrencilere ara öğün olarak beslenme çantası ve 10 bin öğrenciye bot ve mont yardımında bulunuyoruz. Kütüphanelerimize üye olarak ders çalışan öğrencilerimize çorba ve sandviç desteğimiz devam ediyor. Ayrıca ilçemiz genelindeki 16 okulumuzda tamirat, tadilat çalışmalarını tamamladık. Yıl boyunca ücretsiz kurslarımızdan eğitim alan 685 öğrencimiz tıp, hukuk ve mühendislik gibi bölümleri kazandı.
Bu çerçevede hedeflerimizi yaşama geçirmek için durmadan çalışıyor, karalılıkla ilerliyoruz. Sosyal belediyecilik olmazsa olmazımız. 5.5 ayda 4 bine yakın hemşehrimizi “Kariyer Merkezimiz” aracılığıyla işe yerleştirdik. Hedefimiz 5 yılda 100 bin kişiyi işe yerleştirmek. Bu noktada sosyal devletin boşluğunu doldurmaya çalışıyoruz.
Maalesef yıllardır ilçemiz kötü yönetilmiş, imar planı ile her yanına zarar verilmiş. Artık Esenyurt’u imar sorunları çözülmüş planlı bir yer haline getirmek için çalışıyoruz. 7 yıldır Kıraç’ta imara kapalı olan 8 mahallemizin imar problemini 4 ayda çözdük. 40 bin civarında konut mağduru olan ilçemizde bu mağduriyetleri gidermek için kolları sıvadık. Yaklaşık 5 bin 500 konutun kat irtifaklarını kurduk.
RANTÇI DEĞİL HALKÇI BELEDİYECİLİK
Temiz, ulaşılabilir, yeşil bir Esenyurt için dur durak bilmeden çalışıyoruz. Ulaşım bir şehrin can damarıdır. Yıllardır yapılmayanı yaparak 5 buçuk ayda 55 caddeyi, 30 sokağı yeniledik. Çöp dağlarına son verdik. Kişi başına 72 cm² yeşil alan düşen Esenyurt’u yeşille buluşturmak için 3 park açtık.
Rantçı değil halkçı belediyeciliğimiz yurttaş tarafından benimsendi. Bu durum hem motivasyonumuzu hem de sorumluluğumuzu artırıyor. Biz bir model örüyoruz. Amacımız Esenyurt’un olumsuz imajını silmek. Hedefimiz, birikmiş sorunlarını çözerek burayı 21. yüzyılın parlayan ilçesi haline getirmek.
Bunun için barış ve kardeşliğin merkezi Esenyurt’u hemşerilerimizle birlikte inşa ediyoruz. Temiz, yeşil ve ulaşılabilir bir Esenyurt için çalışıyor; burayı adım adım sosyal belediyeciliğin merkezi haline getiriyoruz. Esenyurt artık sanayinin, lojistiğin ve ticaretin merkezi; kültür, sanat ve sporun başkenti olacak. Bunu halkımızla birlikte eşit, adil, kapsayıcı ve ulaşılabilir bir belediyecilik anlayışıyla başaracağımıza olan inancımız tamdır.”