Esenyurt’ta Kayyum Şovu!
Esenyurt’un gerçek sahipleri, şehirlerinde misafir muamelesi görüyor!
Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanıp cezaevine girince,
yerine devletin atadığı bir kayyum geldi: Can Aksoy.
Ben bir gazeteciyim. Ama öyle masa başında değil,
sokağın tozunu yutarak, sahada halkın nabzını tutarak yazanlardanım.
Devletini seven, bayrağına yürekten bağlı,
milletinin çıkarını her şeyin üzerinde tutan bir gazeteciyim.
Benim meselem asla devletle değil…olamaz da…
Ama devletin adıyla yapılan yanlışlarla.
Bakın burası Esenyurt!
Ama burası öyle sıradan bir ilçe değil.
Türkiye’nin en büyük ilçesi… İstanbul’un kalbi, Türkiye’nin mozaiği.
Esenyurt, Türkiye siyasetinin kalbinin attığı yerdir.
Burada atılan her adım, yalnızca Esenyurt’un değil,
İstanbul’un ve Türkiye’nin siyasetine yön verir.
Kayyum denir, devleti temsilen atanır.
Ama Esenyurt’ta gördüğümüz tablo, devletin vakarını değil, kişisel bir gösteriyi hatırlatıyor.
Sanki seçim kampanyası yürütülüyor!
Şehrin her yerinde giydirilen otobüslerde dev afişler:
“Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy.”
Çöp arabalarından, konteynerlere varana kadar her yerde isim var.
Billboardlarda isim var.
Belediye tarafından, cenazelere gönderilen yemeklerin peçetelerinde bile isim var!
Ve daha aklımıza gelemeyen birçok yerde…
Hizmet yok ama isim var. Altyapı yok ama afiş var. Şeffaflık yok ama fotoğraf var.
Şimdi soruyorum:
Bu kadar kişisel tanıtımı kimin parasıyla yapıyorsun?
Faturası kime kesiliyor?
Bu reklamların, billboardların, araç giydirmelerinin bedelini kim ödüyor?
Devletin kaynakları, kişisel reklam tabelası değildir!
Peki ya yarın?..
Ya birkaç ay sonra mahkeme Ahmet Özer’e terör suçlamasından beraat kararı verirse?
Esenyurt’u yönetme hakkı meclisten seçilecek bir isme verilirse?
Ya da kayyumun görevi sona ererse?
Bir sene sonra, beş ay sonra, üç ay sonra yeni bir görevlendirme olursa?
Başka bir şehre Vali veya Kaymakam olarak giderse?
O zaman bu kadar harcamanın, bu kadar afişin, billboardun, çöp konteynerine basılmış ismin bedelini kim ödeyecek?
Bu kadar kamu zararını kim karşılayacak?
Unutmayalım, sen seçilmiş bir belediye başkanı değilsin.
Görevlendirme ile geldin.
Ve yine bir yazıyla, üç ayda da gidebilirsin, beş ayda da, bir yılda da.
Ama o paralar, bu halkın cebinden çıkıyor.
O kaynaklar, bu milletin alın teriyle oluşuyor.
Geçici koltuklarda kalıcı zarar bırakmaya kimsenin hakkı yok!
Sen devleti temsil ediyorsan, önce devletin vakarına uygun davranmak zorundasın.
Çünkü devlet, gösteriyle değil; adaletle, şeffaflıkla, hizmetle temsil edilir.
Daha da vahimi…
Esenyurt’u yöneten kadronun neredeyse tamamı dışarıdan!
Müdürler dışarıdan, başkan yardımcıları dışarıdan, danışmanlar dışarıdan…
Esenyurt’un sokaklarını bilmeyen, pazarını tanımayan, halkın derdine kulak vermeyen bir ekipten, hizmet beklemek mümkün mü?
Dosyadan şehir yönetmeye kalkarsan, şehrin ruhunu kaybedersin.
Ve bugün tam da bunu yaşıyoruz.
Esenyurt’un gerçek sahipleri, kendi şehirlerinde misafir muamelesi görüyor.
Esenyurt Belediyesi’nin geçmiş dönem birçok müdürüne ve çalışanına kamu davası açılmış.
Zimmet, usulsüzlük, kaynakların yanlış kullanımı…
Devlet o gün, “Belediyenin parası kişisel çıkar için kullanılamaz,” demişti.
Peki şimdi?
Devletin kaynakları kişisel reklam için kullanılıyorsa, bu neyin doğrusu, neyin yanlışı?
Madem her şey bu kadar şeffaf, buyurun açıklayın:
Bu reklamların, afişlerin, peçetelerin, araç giydirmelerinin faturası nereye yazıldı?
Ben bu ülkenin evladıyım.
Devletin bekasını, milletin birliğini her şeyin üstünde tutarım.
Ama devleti temsil ettiğini söyleyip,
devletin itibarını kendi egosuna perde yapanları da yazarım.
Ve yazmaya da devam ederim.
Çünkü devletin itibarı, bir ismin gölgesine sığmayacak kadar büyüktür.
O itibar, vatandaşa adil davranan yönetimlerle korunur.
Ve bu tablo sadece Esenyurt’u değil, AK Parti’yi de zedeliyor.
Hem de Sn. Cumhurbaşkanı Esenyurt’u bu kadar önemserken…
Bakın; AK Parti Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban’ın liderliğinde, AK Parti teşkilatı Esenyurt’ta gerçek bir seçim atmosferi oluşturmuş durumda.
Ama tam bu noktada, Kayyumun bu gösteri siyaseti ve Esenyurtluları tanımayan tavrı,
tüm bu emeğe gölge düşürüyor.
Halk, yapılanı “AK Parti’nin işi” zannediyor.
Ve bu yanlış algı, partinin sahadaki başarısını baltalıyor.
Bu uyarı görmezden gelinmemeli.
Çünkü Esenyurt, İstanbul’un en kritik seçmen merkezlerinden biri.
O yüzden buradan açıkça sesleniyorum:
Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Parti Genel Merkezi’ne ve parti yöneticilerine…
Esenyurt’ta yaşanan bu tablo, devletin vakarına da partinin emeğine de zarar veriyor.
Bu yanlışın bedeli, gelecek genel ve yerel seçimlerde çok ağır olabilir.
Çünkü halk görüyor, halk konuşuyor, halk not ediyor.
Esenyurt halkı unutmuyor.
Birileri afiş bastıradursun, halk gerçeği görüyor.
Ve o gerçek, bir gün sandıkta konuşacak.
